Nebahat Tanrıverdi O, ORSAM Uzman Yardımcısı, nebahattanriverdi@orsam.org.tr
Bin Ali iktidarının 14 Ocak 2011 tarihinde halk ayaklanmaları ile sona ermesinin ardından Tunus’un yeni bir sürece girdiği gözlenmektedir. Her ne kadar Anayasal Demokratik Parti üyelerinin ve o döneme ait yasaların ve düzenlemelerin halkın nezdinde meşruiyeti olmasa da Tunus’ta anayasal süreci devam ettirme çabası mevcuttur. Anayasa’nın 56. Maddesine göre geçici boşluk olursa Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanı olarak atanmakta, Anayasa Mahkemesi cumhurbaşkanını azlederek yeni süreci başlatmaktadır. Meclis Başkanı Fuad Mebuza Geçici Cumhurbaşkanı olarak atanmış ve Muhammed Gannuşi’ye geçici hükümeti kurma yetkisi vermiştir. Ancak ilk kurulan geçici hükümet yoğun halk gösterilerine ve muhalefetine dayanamayarak 27 Ocak’ta istifa etmiş, aynı gün içinde Gannuşi, DABP’den hiçbir ismin bulunmadığı 12 yeni bağımsız bakanın yer aldığı yeni kabineyi duyurmuştur. Bu süreçte siyasi meşruiyeti sağlayabilmek adına Anayasal Demokratik Birlik (RCD) partisinden istifalar ile başlayan süreç, partini tamamen kapatılması ve yasaklanması ile sonuçlanmıştır. Geçici hükümetin parlamento seçimlerini gerçekleştirecek olması, gündemde seçim yasası ve yeni anayasa gibi önemli düzenlemelerin bulunması Tunus’un içinde bulunduğu sürecin ne kadar hassas olduğunu göstermesi bakımından önem taşımaktadır. Seçim yasası, Yeni Anayasa ve diğer düzenlemeler ile Tunus’un yeni siyasi yapısı şekillenecektir. Bu nedenle Tunus’ta yaşanan bu süreç Avrupa Komisyonu’ndan ABD’ye kadar pek çok kuruluş ve devletin ilgisini çekmektedir. Şu anda seçim barajları, parti kurma ve seçim zemini hazırlamak için gerekli altyapının hazırlanması amacı ile seçim yasasıyla ilgili çalışmalar devam etmektedir. Bin Ali iktidarının sona ermesi ile birlikte siyasi hayata yansıyan canlılığın etkileri ise hala tartışılmaktadır. Onaylanmış 34 parti ve onay bekleyen 76 Partinin 24 Temmuz’da seçime hazırlandığı göz önünde bulundurulursa, geçici hükümetin yapacağı düzenlemelerin taşıdığı önem biraz daha iyi gözlemlenebilir. Siyasi partilerin sayısındaki bu artış Tunus’ta 1956’dan itibaren ilk defa bağımsız seçimlerin gerçekleşecek olması ile doğrudan bağlantılıdır. Öte yandan tüm bu partilerin seçim yasası nasıl düzenlenirse düzenlensin temsil hakkı kazanmayacağı tahmini yapılabilir. Bu durum ise birkaç büyük partinin bu bölünmüşlükten daha avantajlı çıkacağı sonucunu beraberinde getirecektir. Tunus’ta yaşanan deneyimin yönü ve niteliği, bölgedeki diğer ülkelerin durumunu da etkileyecektir. Bu etkinin, bölge ülkelerin gündeminde olduğu da görülmektedir. Fas-Tunus ve Cezayir-Tunus arasında gerçekleştirilen görüşmeleri bu bağlamda değerlendirmek mümkündür. Tunus’ta Bin Ali iktidarının devrilmesinin ardından ilk yurtdışı temaslarını Fas ve Cezayir’e gerçekleştirilmiştir. 27 Ocak 2011 tarihinde yoğunlaşan halk eylemleri nedeniyle Başbakanlık görevinden istifa eden Gannuşi’nin yerine göreve gelen Said El Sebbi, 15 Mart’ta Fas’a düzenlediği resmi ziyaret sonrasında iki ülkenin ilişkilerinin iyi olduğu ve Fas’ın Tunus’taki yeni süreci desteklediği mesajını vermiştir. Öte yandan yapmış olduğu bu görüşmelerin ardından Tunus’a dönen El Sebbi, 16 Mart’ta Cezayir’in Tunus2un demokratikleşme sürecinde katkıda bulunmak için 100 milyon dolarlık mali bir yardımda bulunacağını duyurmuştur. Bu miktarın 10 milyon doları doğrudan yardımken, 40 milyon doları %1’lik bir faizle geri ödenmesi planlana mali borç olması planlanmaktadır. 50 milyon dolarlık depozitonun ise Tunus merkezine yatırılması kararlaştırılmıştır. Görüldüğü üzere Cezayir özellikle Rabat’ta geçtiğimiz haftalarda karşılaştığı halk eylemlerinin yeniden başlamasını engellenmek için Tunus’ta siyasi istikrarın bir an evvel sağlanması gerektiği yönünde politika izlemektedir. Bölgesel gelişmelerin yanı sıra 17 Mart’ta Tunus’a gerçekleştirdiği resmi ziyarette benzer mesajlar verdiği görülmektedir. Tunus’ta Başbakan Şebbi dahil pek çok yetkili ve kurum ile temaslarda bulunan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Rodham Clinton, Tunus’ta yeni süreci destekleyeceklerini, bunun içinde yeni iş fırsatları yaratmak başta olmak üzere çeşitli ekonomik reformlara destek vereceklerini belirtmiştir. Ayrıca, Tunus’tan önce Mısır’a gerçekleştirmiş olduğu ziyaret kapsamında da benzer mesajlar vermiştir. Tunus’ta gerçekleşecek seçimler öncesi siyasi atmosfer ve yapılacak düzenlemeler pek çok bakımdan önem taşımaktadır. Kanada, İngiltere, ABD, Avrupa Komisyonu ve Cezayir başta olmak üzere pek çok ülkenin Tunus’ta ekonomik ve siyasi reformların desteklenmesi ve özellikle mali yardımda bulunacaklarını açıklaması, Tunus’un sınır aşan etkisinin henüz sona ermediğini göstermektedir. Mısır ve Tunus’ta yaşanan bu süreç, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerini etkilemeye devam edecek olan niteliğini hala korumaktadır.