Arama Yapın

Aramak istediğiniz kelimeyi yazın

Koordinatörlükler

Somali: Bir Ulusun Yok Oluşu ve Türkiye’nin İnsani Yardım Girişimi

4 dakika okuma süresi | 25.08.2011

Türkiye son dönemde Somali’de yaşanan insanlık dramına seyirci kalmamış ve Başbakanlık, TİKA, Sağlık Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Kızılay gibi devlet kurumlarınının yanı sıra, İHH, Kimse Yok Mu, Cansuyu, Yeryüzü Doktorları, Deniz Feneri ve daha birçok sivil toplum kuruluşu, medya ve belediye adeta bir seferberlik halinde Türkiye’den Somali’ye bir yardım köprüsü inşa etmeye yönelmiştir.

Başbakan Erdoğan, Somali halkına moral vermek, dünya kamuoyunun dikkatini bu bölgeye çekmek için kalabalık bir heyetle 19 Ağustos 2011’de Somali’yi ziyaret etmiştir. Gerçekleştirilen bu ziyaret sonrasında, 20 yıl aradan sonra büyükelçiliğini yeniden açmak ve yeni bir elçilik binası yapma kararı alınmasının yanı sıra, sahra hastaneleri intikal merkezleri olarak kullanılması ve 400 yataklı kullanılmayan bir hastanenin restore edilmesi, su sıkıntısını gidermek için su kuyularının açılması ve enerji sıkıntısının giderilmesi için de belli yerlere jeneratörlerin yerleştirilmesi, havaalanından şehre gelen yolun asfaltlanması, çöp kamyonlarının gönderilmesi ve TOKİ’nin hem okul hem de toplu konutlar inşa etmesi ve son olarak da siyasi krize çözüm bulmak adına,  El-Şebab ile hükümet arasında arabulucu rolü oynamaya yönelmiştir.

Tarihi Somali toprakları, Batılı devletilerin II. Dünya Savaşı sonrasında bölge halkına danışılmadan, yerli halkın kültür farklarına dayalı doğal sınırlar göz ardı edilerek ve sömürgeci güçlerin stratejik ekonomik ve siyasi çıkarlarına ve aralarındaki denge hesaplarına göre, Somali, Kenya ve Etiyopya ve dah sonraları da Cibuti ve Eritre olarak parçalanmasına yol açmıştır.

26 Haziran 1960’da, İngiliz yönetimi altındaki Somaliland Protektorası’nın İngiltere’den bağımsızlığı kazanmasının ardından, BM vesayeti altında İtalya tarafından yönetilen İtalyan Somaliland’ı da 1 Temmuz 1960’da bağımsızlığını elde etmiştir. Bu iki bölge 1 Temmuz 1960’da “Somali Cumhuriyeti” adı altında birleşmişlerdir. Ancak, yıllarca iki ayrı sömürge devletinin kontrolünde yaşayan kabileler birleşme sürecinde günümüze dek sürecek kanlı bir iktidar mücadelesini girişmişlerdir.

Somali’deki çatışmaları önlemek adına kurulan uluslar arası INITAF gücüne BM’nin daveti üzerine Türkiye’de 15 Ocak 1993’te bir askeri birlikle katılarak Somali’deki sorununa müdahil olmuştur. Türkiye için bu harekâtın diğer önemli bir yanı, daha sonra tekrar Barış Gücü olarak oluşturulan kuvvetlerin (UNOSOM-II) komutanlığını Şubat 1993’ten Ocak 1994’e kadar bir Türk generalinin yapmış olmasıdır. Bu aynı zamanda ilk defa bir Türk generalinin BM Barış Gücü komutanlığını üstlenmesi anlamı taşımaktaydı.

BM 20 Temmuz 2011’de Somali’de resmen kıtlık olduğunu ilan ettiğinde, dış yardıma muhtaç hale gelmiş yüzbinlerce kişi komşu ülkelerdeki BM kamplarına akın etmiştir. Tarım ve hayvancılığa uygun ve Afrika Boynuzu’nda maden ve petrol ülkesi olan, ayrıca Afrika’nın en uzun sahil şeridine sahip ülkesi olan Somali’de yaşanan kıtlığın temel sebepleri arasında ülkede yaşanana iç savaşların büyük bir etkisi vardır.

BM İnsani Faaliyetler Bürosu’nun Başkanı Mark Bowden daha 2009 yılında, Somali nüfusunun yarısının yetersiz beslenme tehdidiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunmuş ve 2,5 milyon kişinin acil yardıma muhtaç olduğunu, bir milyon kişinin de risk altında olduğunu ifade etmişti.

Etiketler

Analiz
Mehmet Öztürk

Mehmet Öztürk

Tüm Yazılarını Gör

Başlıklar

Bu Yazıyı Paylaşın
Yazdır

Benzer Yayınlar