Arama Yapın

Aramak istediğiniz kelimeyi yazın

Koordinatörlükler

Mısır’da “Mübarek Cuma”

Nebahat Tanrıverdi, ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı, nebahattanriverdi@orsam.org
Devlet Başkan Yardımcısı Ömer Süleyman, Mübarek’in istifa ettiğini ve devlet idaresi konusunda Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi’ni “görevlendirdiğini” söylemesi üzerine 11 Şubat 2011 gününü “Mübarek Cuma” ilan eden Mısır halkının kutlama gösterileri başlamış bulunmaktır. Hüsnü Mübarek’in istifa etmediğini belirten son açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden bu gelişmenin meydana gelmesi büyük bir heyecan ile karşılanmaktadır. Öte yandan geçiş sürecinin Mısır Silahlı Kuvvetleri Yüksek Komisyonu’na bırakılması ile birlikte Mısır’ın yeni bir sürece adım attığını görmekteyiz.   Bundan sonraki süreçte henüz kesinlik kazanmış olmasa da Mısır Silahlı Kuvvetleri Yüksek Komisyonu’nun, Anayasa Mahkemesi ile birlikte çalışarak “geçiş sürecindeki reformları” tamamlayacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca Mısır Silahlı Kuvvetleri Yüksek Komisyonu’nun en kısa sürede bir açıklama yaparak mevcut meclisi lağv edeceği de öngörülmektedir. Eski Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in 10 Ocak 2011 günü yaptığı son açıklamasında altını çizdiği belli başlı reformların, bundan sonraki süreçte öncelikli olacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Seçim yasasında yapılacak değişiklikler ile yeni parlamentoda muhalif gruplara fırsat sağlanması ve Devlet Başkanı seçimine ilişkin yasal değişikliğin yapılması bu önceliklerden en önemlileri olarak ön plana çıkmaktadır. Bugün, gün içerisinde Mısır Silahlı Kuvvetleri Yüksek Komisyonu’nun yapılacak reformların her halükarda takipçisi olacaklarına dair teminatları da parlamenter sistemin yeniden düzenleneceğini göstermesi bakımından önemlidir.   Bu noktada eski Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in istifa kararında Mısır Silahlı Kuvvetleri’nin etkili olduğu tespitini yapmak, Mısır’ın geleceğinde önemli bir aktör olarak görev alacak ordunun tutumunu analiz etmek bakımından önem taşımaktadır. Cuma günü eylemleri değerlendirmek amacı ile toplantı yapan Mısır Silahlı Kuvvetleri Yüksek Komisyonu, gün ortasında yaptığı açıklamasında halkı sakin olmaya çağırdıktan sonra sözü verilen her reformun takipçisi olacakları teminatını vermiştir. Ancak bu açıklama halk için yeterli gelmediği gibi halkın öfkesinin durdurulamaz bir noktaya çekme ihtimalini de beraberinde getirmiştir. Bu şartlar altında Eski Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in aldığı kararlarda ordunun etkili olduğunu düşünmek için yeterli gerekçeler mevcuttur. 10 Ocak’taki Hüsnü Mübarek açıklamasında ordudan destek istemesi ve ardından muhalif grupların da ordunun halkın yanında olması gerektiğine dair çağrıları ile Mısır Silahlı Kuvvetleri bir seçim yapmaya zorlanmıştır. Hüsnü Mübarek’in istifası askerin seçtiği tarafı göstermektedir. Ancak bu seçim yönteminin dolaylı olması Mısır Silahlı Kuvvetlerinin “geçiş sürecinde” de siyasi bir aktörden ziyade “siyaset üstü” bir aktör olarak rol alacağını göstermektedir. Ancak bu şekilde iç dinamikler arasında siyasi çerçevede yaşanacak yeniden paylaşımda güç kaybına uğramadan çıkması mümkün olabilir.   Mısır’ın iç dinamiklerinin Tunus’tan ayrılmasını sağlayan en önemli nokta askeri bürokrasisinin Mısır yönetiminde üstlendiği konumdur. Her iki ülkede de Silahlı Kuvvetler, despot liderlerinin kaderini belirleyici bir rol oynamışlardır. Ancak Tunus ordusu, Mısır’a oranla daha küçüktür ve siyasetten nispeten uzak bir şekilde konumlandırılmıştır. Bu nedenle sonraki süreçte etkinliği daha kısıtlı olmaktadır. Ayrıca siyasi paylaşımın yeniden yapılandırıldığı bu günlerde Tunus Askeri Kuvvetleri’nin konumuna dair bir tartışma gündemde görünmemektedir. Öte yandan Mısır bu bakımdan çok farklı bir konumdadır. Mısır siyasi hayatında, Askeri Kuvvetlerin etkinliği oldukça geniş bir yer kaplamaktadır. Bu bağlamda “demokratikleşme süreci” olarak adlandırılacak bu yeni süreçte özellikle Mısır Askeri Kuvvetleri’nin yetki ve etki alanı tartışmaya dahil olma ihtimali taşımaktadır. Bu ihtimal nedeniyle daha etkin bir rol oynamak isteyen Mısır Silahlı Kuvvetleri’nin bu isteğinde başarılı olup olmayacağı, diğer siyasi aktörlerin veya Mısır halkının bu yöndeki taleplerini dile getirip getirmeyecekleri şimdilik cevabı beklenmesi gereken sorular olarak karşımıza çıkmaktadır.   Bu açıdan bakıldığında en azından kısa vadede Mısır’ın iç politik değişim sürecine odaklanacağı ve dış politikasında radikal bir değişim yaşaması kuvvetle muhtemeldir. Öte yandan gelişmelerde etkili olmaya çalışan küresel ve bölgesel aktörlerin yeni süreçle ilgili etkinlik mücadelesine  girecekleri tahmini yapılabilir. Tunus ve Mısır’da gerçekleşen bu iktidar değişikliği, uluslararası aktörlerin ülkelerin iç dinamiklerinden gelen talepleri bundan sonra daha fazla dikkate almaları gerektiğini göstermesi bakımında da önem taşımaktadır.

Nebahat Tanrıverdi Yaşar  asdasd

Nebahat Tanrıverdi Yaşar

Tüm Yazılarını Gör

Başlıklar

Bu Yazıyı Paylaşın
Yazdır

Benzer Yayınlar