Arama Yapın

Aramak istediğiniz kelimeyi yazın

Koordinatörlükler

Körfez İşbirliği Konseyi: Ortak Para Birimi Sürecinde Son Durum

Nebahat Tanrıverdi, ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı
Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyeleri arasında yaşanan fikir ayrılıkları, rekabet ve güven eksikliği, bu örgütün de Arap dünyasında daha önce başarısız olan örgütler ya da işbirliği platformlarıyla aynı akıbeti paylaşacağı iddialarına hizmet ediyor. Zira, Konsey’in üye devletleri içine alan bölgede ortak para birimine geçiş çalışmalarını sonuçlandıramamasını salt ekonomik gerçeklere bağlamak mümkün görünmüyor.   Son olarak, 23 Mayıs 2010' da Cidde'de gerçekleştirilen Körfez İşbirliği Konseyi Bakanlar Kurulu Toplantısı’nnın ardından Konsey Genel Sekreteri Abdulrahman Al Attiyah, ortak para birimine geçiş planlarının, tüm hazırlıklar bitse dahi önümüzdeki beş yıl içinde uygulamaya konulmayacağını ve Euro krizinin etkilerini izleyeceklerini açıklamıştı.   Bu ertelemelerde, sürecin zorlu olmasının yanısıra bir dizi politik sebebinde etkili olduğunu söylemek mümkündür. KİK kurulduğu günden beri ekonomik anlamda bir birlik oluşturarak hem Asya ve Avrupa ile kurulan ticari ilişkilerde avantajlı konumda olmayı hem de petrol gelirlerini güvence altına almayı hedeflemiştir. KİK ile Singapur arasında 4 Şubat 2008 tarihinde imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması bu çerçevede değerlendirilebilir. Öte yandan, ortak para birimine geçme süreci çeşitli engellerle karşılaşmaktadır. Avrupa Birliği’nin Euro başarısı 1999’larda Körfez ülkeleri için nasıl olumlu bir örnek teşkil ettiyse, bugün Avrupa’da yaşanan ekonomik sıkıntılar Körfez ülkelerinin ortak paraya geçiş arayışlarını olumsuz etkilemiştir. Ancak ortak paraya geçişin önündeki engeli ekonomik nedenlere bağlamak yeterli olmayacaktır.   Körfez İşbirliği Konseyi, Mayıs 1981’de, yani İran İslam Devrimi ve  İran-Irak Savaşından kısa bir süre sonra İran’daki Şii rejimin yayılmasından korkan altı Körfez ülkesi tarafından tedbir amaçlı kurulmuştur. Kasım 1981’de üyeler arasında Birleştirilmiş Ekonomik Anlaşma imzalanmış, 1982’de Körfez Standartlar Örgütü, 1992’de Patent Ofisi, 1993’de ise Körfez İşbirliği Konseyi üyesi ülke vatandaşlarının kendi  aralarındaki ve diğer ülke vatandaşlarıyla aralarındaki  ticari anlaşmazlıkları çözmek amacıyla Ticari Hakem Merkezi kurulmuştur. 1999’da Avrupa Birliği üye ülkelerin Euro’ya geçmesinin ve Euro’nun dünya piyasalarında başarılı olmasının ardından KİK içinde Birleştirilmiş Ekonomi Anlaşması’nın öngördüğü ortak pazar ve para birimi çalışmaları tekrar canlanmış, ortak pazara dair somut gelişmeler kaydedilmiştir. 2001 yılında ikinci bir ekonomik anlaşmanın imzalanmasının ardından, 2003 yılına gelindiğinde Körfez İşbirliği Konseyi gümrük birliğini, vergi tahsilatı konusundaki anlaşmazlıklara rağmen hayata geçirmiştir. 2002 Şubatında KİK ülkeleri Euro benzeri bir ortak para uygulamasına geçmeye karar vermişlerdir. Ekonomik çalışmaların yanı sıra güvenlik konusundaki işbirliğinin geliştirilmesi çalışmaları ortak politikalara nispeten daha başarılı bir şekilde devam ettirilmektedir. Fakat Körfez ortak parasının  piyasaya sürülmesini hedefleyen süreç şimdilik beklemededir. Bu süreçte fikir ayrılıklarının iki ülkenin süreçten çekilmesi ile açık bir şekilde ortaya çıktığını söylemek mümkündür.   2009 yılındaki toplantıda Birleşik Arap Emirlikleri, ortak para biriminin merkez bankasının Suudi Arabistan'da olması kararını protesto etmek için süreçten çekilmiştir. Bundan da önce, Körfez ortak para birimi sürecinden ilk çekilme, Umman’ın 2006 yılında ortak para birimi uygulamasına altyapısının henüz uygun olmadığı gerekçesi ile dahil olmak istemediği için gerçekleşti. Bu gelişmeler neticesinde süreci rayına oturtmak için, 2010 tarihi, ortak para birimine geçişin tamamlanacağı tarih olarak belirlenmişti. Bu karar sürece dahil olmak isteyen dört ülkenin motivasyonunu koruduğunu duyurma amacı güttüğü kadar, Suudi Arabistan’ın sürecin kendi kontrolünün dışında ilerlemesine izin vermeyeceğini, bunun dışında ki herhangi bir seçeneğin olasılık dahilinde olmadığını gösterme amacı da taşımaktaydı. Ancak neticede 2010’da hedefler uygulamaya geçmemiştir. Dört Körfez ülkesi Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar ve Bahreyn, ortak para birimi çalışmalarına birlikte devam edeceklerini açıklamalarına rağmen herhangi bir takvim belirlememişlerdir. Bu da 2015 tarihi üzerindeki tahminlerin iyimser bir yaklaşım ve temenni olduğu yönündeki eleştirilerin artmasına neden olmaktadır. Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman’ın sürece tekrar dahil olacaklarını gösteren herhangi bir gelişme görünmemektedir. Birleşik Arap Emirlikleri’nin KİK’in merkez bankasının yerinin Abu Dhabi’de olması şartı ile sürece tekrar dahil olabileceğini açıklamasının ardından, Genel Sekreter Attiyah’nın bankanın yeri ile ilgili herhangi bir yeni oylama yapılmayacağını açıklaması bu yöndeki teşhisleri doğrular niteliktedir. Suudi Arabistan, kendi kontrolündeki süreç sonucunda oluşacak orta para uygulamasına er geç Umman’ın ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin dahil olacağını düşünmektedir.    Politik, ekonomik ve askeri işbirliğini amaçlayan, NATO ve ECC karışımı bir yapılanmayı hedefleyen Körfez İşbirliği Konseyi, üye ülkelerin benzer siyasi ve ekonomik  sistemlere sahip olması ile ortak stratejik kaygı ve ilgileri paylaşmalarından dolayı, teorik olarak amaçlarına ulaşması mümkün görünen bir organizasyon olmasına rağmen yönetici ailelerin arasında yaşanan kişisel rekabetler ve Suudi Arabistan’ın küçük Körfez ülkelerine karşı tutunduğu egemenci tutumun yarattığı hoşnutsuzluk nedenleriyle büyük engellerle karşılaşmaktadır Ortak para ve ekonomik politikalarla ilgili en sıkıntılı noktalarından biri de bu noktada Suudi Arabistan’ın KİK içerisinde kendisini zaman zaman liderden de ileri bir noktada konumlandırması, süreçte değişik katkılar yapmaya çalışan diğer Körfez ülkelerinin farklı fikirlerine ılımlı yaklaşmamasıdır. Örgüt içerisinde güvenlikten ekonomiye kadar pek çok alanda Suudi Arabistan’ın lokomotif rolünü üstlendiği bir gerçektir. Ancak genel anlamda dış politikası ılımlı olan Suudi Arabistan’ın politikaları hegemonik /egemenci olmakla eleştirilmektedir. Öte yandan Suudi Arabistan’ın Birleşik Arap Emirlikleri ve henüz üye olmayan, fakat üye olmaya çalışan Yemen ile süren sınır anlaşmazlığı vardır. Görünürde sınır anlaşmazlıkları tansiyonu düşük fakat, aralıklı olarak ilişkilerin gerilmesine neden olan konulardan biridir. Bu da tarafların karşılıklı güven sınamalarında sık sık sınır tartışmalarının gündeme gelmesine neden olmaktadır.    Bir başka sorun da, ortak para birimi uygulamasına geçildiği takdirde uygulamadan sağlanacak kârın dağılımı konusundaki endişelerdir. Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri arasında en büyük ekomik güç olmasına rağmen göstergeleri nispeten en kötü olanıdır. Suudi Arabistan’da işsizlik oranı yüzde 10, kişi başı GSYH ise 19 bin 800 dolardır. Katar’ın kişi başına düşen  GSYH’si 85 bin 600 dolardır. KİK içerisinde Birleşik Arap Emirlikleri ile Katar’ın GSYH’leri 2005-2009 döneminde hızlı bir artış kaydetmiştir. Ortak para birimine ve ekonomik yapıya geçildiği takdirde Suudi Arabistan’ın yeni iş fırsatlarından en fazla yararlanan üye ülke olacağı düşünülmektedir. Bu da diğer ülkeler için soru işaretleri oluşturmaktadır.

  Görüldüğü üzere Körfez İşbirliği Konseyi’nin Euro benzeri bir uygulamaya geçilmesi için başta Suudi Arabistan olmak üzere üye ülkelerin çözümlemesi gereken engeller bulunmaktadır. Suudi Arabistan’ın “egemenci” yaklaşımın büyüyen Körfez ülkeleri tarafından rahatsızlık yarattığı açıktır. Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman olmadan yola devam edilmesi ve bu ülkelerin sonradan sisteme entegre edilmesi öngörüsü fazla iyimser görünmektedir. Sonuç olarak, önümüzdeki dönemde KİK içerisinde ortak para birimi gibi stratejik ve ciddi enterasyonların gerçekleşmesi için, ekonomik yapıların hazır olmasının yanı sıra üye devletler arasındaki siyasi uyumun en üst noktada olması gerekecektir. Aksi takdirde, küçük ülkeler entegrasyonu kendilerine yönelik bir tehdit olarak algılamaya devam edecektir.

Nebahat Tanrıverdi Yaşar  asdasd

Nebahat Tanrıverdi Yaşar

Tüm Yazılarını Gör

Başlıklar

Bu Yazıyı Paylaşın
Yazdır

Benzer Yayınlar