Irak’ta istikrar ve demokrasinin yerleşmesine önem veren Türkiye, Irak Yüksek Seçim Komisyonu’nun talebi ve Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu’nun (UNAMI) çağrısı kapsamında 31 Ocak’ta gerçekleşen Irak Yerel Seçimlerine gözlemci göndermiştir. Üniversite ve araştırma kuruluşlarından yaklaşık 30 kişilik Türk grubu içinde biz de ORSAM ekibi olarak Irak’a gittik. Türk gözlemciler gruplar halinde Bağdat, Selahaddin, Kerbela, Babil, Basra, Anbar ve Diyala vilayetlerinde görev yapmak üzere dağıldı. Bu kısa izlenim yazısında seçim gözlemciliği görevimiz sırasında bulunduğumuz bölgeye ilişkin gözlemlerimizi aktarmaya çalışacağız. Güvenlik gerekçesi ile seçim günü dışında bulunduğumuz bölgeyi gezme fırsatımız olmadı. Dolayısıyla gözlemlerimiz güvenliğimizden sorumlu ABD’li yetkililerle askeri üste geçirdiğimiz süre ve seçim günü ile sınırlı olacaktır. Irak yerel seçimlerinde gözlemcilik yapmak üzere Selahhaddin vilayetine bağlı Tikrit şehrindeyiz. Saddam’ın doğduğu ve gömülü olduğu yere son derece yakın bir bölge. Tüm uluslararası gözlemcilerin güvenliğinden koalisyon güçleri sorumlu. Dolayısıyla biz de Saddam zamanında Irak Hava Kuvvetleri’ne bağlı, ülkenin en büyüklerinden biri olan ve artık ABD ordusu tarafından kullanılan bir üste kalıyoruz. Güvenlik gerekçesi ile seçim günü dışında üssün dışına çıkılmasına izin verilmiyor. Kaldığımız yer sadece bir askeri üs değil esasında. “Provincial Reconstruction Team” (İl İmar Ekipleri) olarak adlandırılan çalışma daha önce Afganistan’da uygulanan ve ülkeyi yeniden yapılandırmak için kullanılan sistemin adı. Daha önce bu çalışmayı Afganistan’da uygulayan ABD Büyükelçisi Halilzad, Irak görevi sırasında aynı çalışmayı uygulamak istemiş. (Esasen Afganistan’da buna benzer bir çalışmayı hayata geçiren Türkiye projenin fikir kaynaklarından biri). ABD’li yetkililer buradaki durumun Afganistan’dan farklı olduğunu ifade ediyorlar. Zaten PRT zaman içinde, Irak’ın kendi koşullarına uyan bir nitelik kazanmış. Afganistan ile en büyük fark orada sıfırdan yapılandırma çabalarına karşılık Irak’ta savaş öncesi var olanın yeniden inşası söz konusu. Dolayısıyla buradaki çalışmayı ABD’li yetkililer “İl Destek Ekipleri” olarak tanımlamanın daha doğru olacağını söylüyorlar. Projeleri esas olarak yürütenler Iraklılar ve finansman da büyük ölçüde Irak parası ile karşılanıyor. Çalışmanın temel amacı, “Irak vatandaşlarının temel ihtiyaçlarını karşılayan istikrarlı ve etkin bir yönetim oluşturmak” şeklinde ifade ediliyor. Diplomatik, sivil ve askeri unsurları içinde barındıran bir çalışma. Temel mantık, daha önce katı merkezi yapıya alışmış Irak’ta yapılması gerekenlerin yerel karar alıcılar tarafından belirlenmesi ve projelerin buna göre merkezi hükümete iletilmesine dayanıyor. Saddam zamanının savaş nedeniyle işsiz kalmış yetişmiş insan gücü sisteme entegre edilerek istikrara katkı yapılması da amaçlanıyor. PRT’nin işlevi Iraklı yerel yöneticiler için bağlantıları yapmak ve projeler konusunda yardımdan ibaret. Program güvenlik başta olmak üzere sağlık, eğitim, idare gibi alanları içeriyor. Irak “kendini yönetebilir” duruma gelen kadar çalışmaların süreceği bilgisi veriliyor. ABD’li yetkililer Iraklı makamların önemli ilerlemeler kaydettiğini ve artık yavaş yavaş sorumluluğun devredildiği bilgisini veriyor. Örneğin ABD-Irak Güvenlik Anlaşmasının imzalanmasıyla ABD’li askerlerin şehirlerden üslere çekilmeye başladığını ve güvenliği Iraklı makamlara bıraktıklarını öğreniyoruz. Yerel seçimler 31 Ocak’ta 18 eyaletin 14’ünde gerçekleşti. Kuzey Irak’ta kalan dört bölgede seçimler daha sonra yapılacak. 502 parti ve 36 koalisyonun yer aldığı seçimlerde 14,431 aday (3,912’si bayan) eyalet meclislerindeki 440 koltuk için yarışıyor. Bulunduğumuz bölgede Sünni adaylar önde gözüküyor. Irak’ın çeşitli bölgelerine dağılan Türk gözlemci ekipleri olarak oylama merkezlerinde her şeyin kuralına uygun ve adil bir biçimde gerçekleşip gerçekleşmediğini aktarmakla yükümlüyüz. Muhtemelen bu raporlara dayanılarak daha sonra seçimlerin adil ve demokratik yapılıp yapılmadığına dair açıklama yapılacak. Tikrit şehri Selahhaddin vilayetine bağlı sekiz şehirden biri. İsmini Tikrit’te doğan Selahattin Eyyubi’den alan vilayet ülkenin orta-kuzey kısmında yer alıyor. Konumu gereği kuzey ve güney Irak arasında köprü işlevi görüyor. Vilayetin nüfusu 1.100.000 civarında. Sünni Araplar yoğun olmakla beraber farklı etnik (Kürt, Türkmen) ve din-mezhepler de (Şii, Hıristiyan) yer almakta. Seçim günü gözlemci ekibi olarak ABD askerleri eşliğinde beş seçim istasyonunu gezebiliyoruz. ABD askerleri dışında Iraklı güvenlik güçleri de yollarda kontrol noktaları ve seçim istasyonlarında oluşturdukları çember aracılığı ile güvenliği sağlamaya çalışıyor. Gittiğimiz ilk seçim istasyonunda Iraklı yetkili bizleri karşılayarak bilgiler veriyor. Burada ilk dikkatimizi çeken Iraklı çocukların ABD askerlerine ve gözlemci grubuna olan ilgisi oluyor. Herhangi bir kızgınlık ya da olumsuz bir davranışa rastlamıyoruz. Tersine Iraklı çocukların askerlere yakın ilgisi söz konusu. Kendi grubumuzda rastlamamakla birlikte diğer Türk gözlemci arkadaşlarımızın gezdiği yerlerde az sayıda olmakla birlikte askerlere taş atan çocuklara da rastlanıyor. Askerler de muhtemelen Irak halkına davranış şekilleri konusunda eğitilmiş olmalı ki ilgiye karşılık veriyorlar. Iraklıların seçime ilgisi ve katılım bizim gözlemlediğimiz bölgede yüksek seviyede gerçekleşiyor. Zaten daha sonra öğrendiğimize göre Irak genelinde katılım düşük olmakla birlikte en yüksek katılım % 65-70 civarı ile Selahaddin vilayetinde gerçekleşiyor. Sünni seçmenler 2005 seçimlerini boykot ettikleri için katılım son derece düşük olmuştu. Sünnilerin seçim boykotları siyasi temsilde sıkıntı yaratmış ve oluşan boşluk Kürtler tarafından doldurulmuştu. Sünniler, boykotun getirdiği siyasal dezavantajlardan kurtulmak için bu seçimlere aktif olarak katılıyor. Yeni dönemde siyasal dengeyi kendi lehlerine çevirebilirler. Iraklıların oy kullanma konusundaki istekliliği bizi şaşırtıyor. Yabancı gözlemci olduğumuzu anlayan Iraklılar yaşadıkları sorunları iletmemiz ve mümkünse oy kullanmalarını sağlamamız için bizlerle konuşmaya çalışıyor. Tüm sandıklarda iletilen ortak sorunlar iki başlıkta toplanıyor. Birincisi ellerinde seçmen kartı olmasına rağmen isimlerinin sandıklardaki listelerde olmaması nedeniyle oy kullanamayan çok sayıda Iraklının şikâyetleri. Bu konudaki şikâyet o kadar yoğun ki kabaca bir tahminle seçmenlerin yaklaşık yüzde 30-35 arasının oy verme işlemini gerçekleştiremediği sonucuna varılıyor. Bunun olası nedenleri konusunda bilgi almak istediğimiz bir Iraklı seçmen Bağdat’a gönderilen listelerin oradan değiştirilmiş biçimde geri gönderildiği şeklinde bir ifade kullanıyor. Şüpheyle yaklaşmak gerekse de dikkate almaya değer. İkinci sorun ise aile reislerinin tüm aile adına oy kullanmak istemesi nedeniyle çıkan sorunlar. 2005 seçimlerinde ya yasal olduğu ya da pratikte uygulanmasına izin verildiği için aile reisleri hem eşleri hem de yaşı tutan çocukları için oy kullanmış. Ancak bu seçimde izin verilmediği için özellikle birçok bayan seçmen oy kullanamıyor. Bu arada bayanlar erkek seçmenlere göre az sayıda gözükmelerine rağmen yine de oy kullananları görebiliyorsunuz. Üst arama konusunda son derece hassas olan Irak polisi bayanlar için seçim istasyonlarının girişinde ayrı bir çadır kurmuş. Bu çadırların içinde yine bayanlar tarafından aranan seçmenler istasyona girebiliyor. 2005 seçimlerinde kültürel nedenlerden ötürü bayanların üstü aranmamış. Ancak El Kaide tam da bu nedenle özellikle bayanları kullanarak saldırılarını gerçekleştirmiş. Dolayısıyla bayanların üst aranması konusunda ciddi bir hassasiyet söz konusu. Seçim, henüz ikincisini düzenleyen bir ülkenin kendi koşulları içinde bakıldığında başarılı olarak değerlendirilebilir. Her şeyden önce Irak’ın, güvenlik açısından son derece başarılı bir sınav verdiği söylenebilir. Haberler, Irak genelinde herhangi ciddi bir olayın yaşanmadığı yönünde. Az sayıdaki patlamalardan biri de bizim bulunduğumuz Tikrit civarında yaşanıyor. Daha çok seçmenleri caydırma amaçlı girişim sonuç vermiyor. Güvenliği ABD’den yavaş yavaş devralan Iraklı güçlerin performansının da iyi olduğu söylenebilir. Yollardaki kontrol noktalarının yanında seçim istasyonlarında üçlü bir güvenlik duvarı oluşturulmuş. Bizlere eşlik eden ABD askerleri seçim istasyonlarına giremiyor. Yaklaşık 100 metrelik bir çember dışında bekliyorlar. Onun içinde Iraklı askerlerin oluşturduğu bir güvelik çemberi var. İç çekirdekte ise Irak polisleri seçim istasyonunun güvenliğini sağlıyor. Sandıkların olduğu yerlere silahlı herhangi bir kişinin girmesi yasak. Hatta bizim genel güvenliğimizden sorumlu sivil bir ABD’li özel izni olmasına rağmen seçim istasyonuna sokulmuyor. O istasyonu gözlemleyememek açısından olumsuz bir durum olsa da Irak güvenlik güçlerinin işlerini ciddiye alışları açısından olumlu bir durum. Altı günlük görevimizin sadece seçim gününde askeri üssün dışına çıkmış olmamız nedeniyle Tikrit ve seçimlere ilişkin gözlemlerimiz bunlarla sınırlı. Tikrit şehrine ilişkin son olarak, muhafazakâr bir insan profiline sahip olduğu, kırsal ve çok fazla gelişmemiş bir yapı arz ettiği söylenebilir. Yalnız Saddam’ın doğduğu kasaba diğer yerlere göre daha zengin bir nitelik taşıyor. Bu arada seçim günü öğle yemeğimizi şu an ABD ordusu tarafından kullanılan Saddam’ın saraylarından birinde yiyoruz. Bazı yerlerinin hasar gördüğünü tespit ettiğimiz eskinin ihtişamlı sarayını şu an ABD askerlerinin kullanıyor olması değişik bir duygu yaratıyor. Son olarak Türkiye ile ilgili birkaç tespit ile yazıyı sonlandıralım. Her şeyden önce Irak halkının, çocuklarının Türkiye’ye ilgisi son derece olumlu. Bizleri de ABD’li sanan Iraklılar Türkiye’den olduğumuzu duyduklarında verdikleri tepkiler ve yüz ifadeleriyle Türkiye’ye karşı olumlu bakış açılarını açıkça hissettiriyorlar. Çok yoğun olmamakla birlikte Iraklı Türkmen vatandaşlarla da Türkçe sohbet imkânı buluyoruz. Ve son bir tespit ekonomik alanda Türk varlığının yoğun olarak hissedilmesi. Gerek ABD askeri üssünde gerekse şehirde Türk ürünleri, firmaları ve araçlarına sıkça rastlayabiliyorsunuz. Zaten sorduğumuzda da en önemli tedarikçilerin Türk firmaları olduğu teyit ediliyor.