Arama Yapın

Aramak istediğiniz kelimeyi yazın

Koordinatörlükler

Gerçeğin Gücünü Yitirdiği Çağ

Gül ATMACA, Ortadoğu Araştırmacısı, atmaca.gul@gmail.com
Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki kurgu ve imajlar gerçeklerle sık sık yer değiştiriyor. Bu bilgi kirliliği içinde kim doğru söylüyor? Kim yalan söylüyor? Kestirmek zor…Bunun en çarpıcı örneklerinden birisi geçen hafta yaşandı.

ABD, iki İranlının Washington'daki Suudi büyükelçisi Adil el-Cubeyir’esuikast düzenlemeyi planladığını duyurdu. Washington’un suikast planının arkasında İran Yönetimi’nin olduğunun ileri sürmesi ortalığı karıştırdı ama asılilginç olan Meksikalı uyuşturucu kaçakçılarının da işin içinde olduğu iddiasıydı.

Acemice kotarılmış bir filmin senaryosuna benzeyen iddialara göre ikinci el araba satan İran asıllı bir Amerikalı suikastı gerçekleştirmeleri için Meksikalı uyuşturucu kaçakçılarını kiralamıştı. Üstelik bunu böyle bir iş için hayli düşük bir paraya, 100 bin dolara yapmıştı.

İran, farz edelim böyle bir suikastı planladı. İyi de Hizbullah, Hamas, SadrGrubu gibi örgütleri himayesinde tutan İran, işi Müslüman olmayan üstelik hem Meksika hem de ABD istihbaratı tarafından neredeyse adım adım izlenen bir kaçakçılık örgütüne neden yaptırsın ki?

Daha önemlisi İran rejimi, zaman zaman insana “inanılmaz” gelen sert söylemlerinin tersine “akılcı” ve “pragmatik” bir devlet geleneğine sahiptir. Yani kendisine yönelik daha fazla yaptırım ve daha fazla izolasyona neden olacak politikalardan da, bugünkü koşullarda ABD ile savaşa girmekten de kaçınır. Dini Lider Ali Hamaney için ülkenin selameti ABD’nin Suudi Arabistan Büyükelçisini ortadan kaldırmaktan çok daha önemli bir konudur.

Zaten Hamaney de, devlet televizyonunda yayınlanan açıklamasında, ABD'nin İran'ı terörle suçlamasının nedeninin, dikkatleri Wall Street'teki gösteriler ve ekonomik sıkıntılardan başka yöne çekmek olduğunu savunarak, bu komplo teorisinin işe yaramadığını ve yaramayacağını söyledi.

“iç çekişmeden doğan plan”

Bu arada, senaryo böyle renkli olunca teoriler de bir o kadar fazla. Bazılarına göre suikast planı İran’ın içindeki çekişmelerden doğdu;Hamaney’i zor duruma düşürmek isteyenler ondan habersiz böyle bir işe girişti.

Bu iddiayı ortaya atanlar için Dışişleri Ali Ekber Salihi, İran’ın olayı soruşturmaya  hazır olduğunu açıklarken Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın Katar merkezli El Cezire’ye yaptığı açıklamada soruşturma olmayacağını söylemesi kanıttı.

Suikast planının İran’ın iç çekişmelerinden doğup doğmadığını bilemeyiz ancak ABD’nin planın arkasında İran Yönetimi’nin olduğu yönündeki iddiası çürük çıkarsa bundan en çok Hamaney kazançlı çıkacak; İran’ın ABD tarafından haksız yere suçlandığı savını nükleer program da dahil sık sık kullanacak.

ABD, suikast planının arkasında İran Devrim Muhafızları’nın İran dışında görev yapan kolu Kudüs Gücü’nün olduğunu ileri sürerken, Uydudan yayın yapan Suudi televizyonu Al Arabiya, suikast planıyla ilgili haberde Ahmedinejad’ın ismini doğrudan telaffuz etti.

Ahmadinejad ise iddiaları reddederek bunu ABD’nin 2003’te Irak’ı işgaline zemin hazırlamak için söylediği “Irak’ta kitle imha silahları var” yalanına benzetti. İran Cumhurbaşkanı Suudilere de Körfezi bölmeye ve işgale hizmet edecek ABD stratejisine kanmamaları çağrısında bulundu.

Konuyu bağlarsak ABD, uzun süredir İran’a yönelik yaptırımların arttırılması için uğraşıyor. Üstelik, bu konuda yalnız değil. Yanında İngiltere, Suudi Arabistan var. Zaten ABD Başkanı Barack Obama “önlenen suikast planı”nın İran’a yönelik daha sert yaptırımlar uygulanmasına neden olmasını umduğunu söyledi ve plandan dolayı en yüksek düzeydeki İranlı yetkililerin sorumlu tutulmasını istedi.

İran ise yeni bir hamlede bulunarak suikast planının arkasında ABD’nin iddia ettiği gibi Devrim Muhafızları’nın değil sürgündeki muhalif  örgüt Halkın Mücahitleri’nin olduğunu söyledi. ABD Halkın Mücahitleri’ni hem terörist örgütler listesinde tutuyor hem de ihtiyaç duyduğunda İran’a karşı bu örgütle işbirliği yapıyor.

Konunun nasıl bir seyir izleyeceğini ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne nasıl taşınacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Fakat, kesin olan bir şey var ki o da taraflar kendi kurgularını “gerçek” olarak kabul ettirdiklerinde diplomasi satrancında öne geçmiş olacaklar.

Başlıklar

Bu Yazıyı Paylaşın
Yazdır

Benzer Yayınlar