Son dönemde Doğu Afrika jeopolitiğinde dramatik gelişmeler yaşanmaktadır. Bu gelişmeler bölge genelinde kaotik bir durumun hâkim olmasına sebebiyet vermektedir. Söz konusu durum bireysel düzeyde ülke liderlerinin mizacı, toplumsal düzeyde bölge devletlerinin iç yapıları ve uluslararası sistem düzeyinde yaşanan meydan okumalar üzerinden anlamlandırılabilir.
Etiyopya Örneği
Etiyopya lideri Abiy Ahmed’in makyavelist politikalarının ülkesini iç savaşa sürüklediği ileri sürülebilir. 2018 yılında iktidara gelen Ahmed, ülkenin yürürlükteki “Etnik-Federalizm” sistemini eleştirmiş ve onu Etiyopya’nın kalkınmasına büyük bir engel olarak görmüştü. Tıpkı meşhur İtalyan düşünür Niccolò Machiavelli’nin “Hükümdar” kitabında İtalya’nın prensliklerini eleştirdiği gibi.
Yalnız Ahmed’in yönetim anlayışı, etnik yapılarla devlet arasında çatışmaya yol açtı. Bu çatışmanın ilk göstergesi Ahmed’in 2020 Kasım ayında Tigray etnik grubuna karşı askerî hamle ilan etmesi oldu. Söz konusu iç savaşın seyrini takip ettiğimizde de bölgesel düzeyde etkili olduğu aşikârdır. Nitekim Eritre, Somali, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Abiy Ahmed’i desteklerken, Sudan ve Mısır’ın ise Tigray’ın arkasında durduğuna yönelik ciddi söylentiler yayılmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Çin arasında global bazda yaşanan güç mücadelesinin emarelerini Etiyopya’da da görmek mümkündür. Zira ABD ve Batılı müttefikleri, Ahmed’in rejimine sert eleştiriler ve ekonomik ambargolar uygularken, Çin ve Rusya’nın siyasi, ekonomik ve askerî desteklerini esirgemediklerini görüyoruz. Bu bağlamda Etiyopya’nın, Suriye senaryosuna benzer bir krizle karşı karşıya kaldığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Etiyopya İç Savaşının Bölge Üzerindeki Yansımaları
Etiyopya’nın konumu itibarıyla bütün Doğu Afrika ülkeleriyle sınırı vardır. Dolaysıyla ülkedeki herhangi bir kaotik durum veya istikrarsızlığın bölgede domino etkisi oluşturmasını beklemek gayet doğaldır. Etiyopyalı yazarlar, Sudan ve Mısır’ı ülkede yaşanan kargaşadan en çok fayda sağlayan ülkeler olarak görmektedir. Hatta kargaşanın müsebbibi olarak söz konusu iki ülkeyi itham eden yazarlar da bulunmaktadır.
Etiyopya iç savaşının, Güney Sudan’ı etkilemesi de beklenmektedir. Çünkü Juba hükûmeti Sudan, Mısır ve Etiyopya arasındaki ihtilaflarda Addis Ababa’nın yanında yer alan bir tavır sergilemektedir. Bu bağlamda eğer Etiyopya, Sudan ve Mısır arasındaki kriz tırmanırsa Güney Sudan’daki kırılgan barış süreci olumsuz etkilenebilir ve ülke içindeki taraflar arasında her an bir iç savaş patlak verebilir. Özellikle Güney Sudan barış süreci garantörlerinin Mısır ve Sudan olması bu ihtimali artırmaktadır.[1]
Kenya’da ise 2022 yılında gerçekleştirilmesi planlanan genel seçimlerin ardından siyasi bir istikrarsızlık yaşanması beklenmektedir. Çünkü ülkenin ekonomi, siyaset ve güvenliğe ilişkin sorunlarla boğuştuğunu da görüyoruz. Bu kapsamda ülke lideri Uhuru Kenyatta’nın seçimi ertelemeye çalışacağı düşünülmektedir. Bu da etnik yapılar arasındaki tarihî ihtilafların körüklenmesine neden olacaktır.
Etiyopya İç Savaşında Dış Aktörler: Eritre Örneği
Yukarıda ifade edildiği üzere Etiyopya sahasında birkaç dış faktörün olduğu tespit edilmiştir. Bu tarafların genel olarak Abiy Ahmed’in talebi üzerine varlık gösterdiği söylenmektedir. Örnek vermek gerekirse, Eritre Ordusu Ahmed’in daveti üzerine Etiyopya iç savaşının asıl taraflarından biri olmuştur. Bu bağlamda Eritre’nin askerî olarak Etiyopya’nın Sudan sınırında varlık gösterdiği ve Amhara milislerine destek sağladığı iddia edilmektedir. Buna ek olarak, rejimin Tigray saldırısına Asmara’nın yoğun bir şekilde iştirak ettiği birçok Batılı haber ajansı tarafından iddia edilmiştir. Öte yandan, Eritre’nin çatışmalara taraf olması ABD’nin arabulucu rolünü olumsuz etkilemiştir.
Bilindiği üzere 2018 yılında Abiy Ahmed, Eritre Başkanı ile bir barış anlaşması imzalamıştır. Söz konusu anlaşma sonucu iki rejim arasında bir pakt oluşturulmuştur. Tarihsel olarak, Tigray grubunun Eritre rejimiyle olan uyuşmazlığının dikkate alınmaması ikili ilişkilerde bir gelişme katedilmesini engellemekte, dolayısıyla Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) de bir engel olarak görülmekteydi. Bu yüzden Abiy Ahmed’in Tigray bölgesine karşı askerî harekât başlatmasıyla Eritre rejimi de askerî olarak savaşa katılmıştır. Ayrıca bazı uluslararası örgütlerin raporlarına göre Eritre Ordusunun Tigray’da katliam yaptığı iddia edilmektedir.[2]
Etiyopya’nın Sudan ile olan sınır uyuşmazlığında da Eritre rejiminin bir rol üstlendiği tespit edilmiştir. Zira geçtiğimiz günlerde Asmara rejiminin, Sudan-Etiyopya sınırında askerî sevkiyatı olduğu ifade edilmektedir. Bu da iki ülke arasındaki ihtilafta Etiyopya’nın yanında yer aldığını göstermektedir. Unutmayalım ki Sudan ve Etiyopya arasında bir savaş patlak vermesi hâlinde Mısır’ın, Sudan ile imzaladığı askerî mutabakat çerçevesinde Sudan’ın yanında yer alması beklenmektedir. Doğu Afrika’da oluşturulan söz konusu ittifaklar nedeniyle bölgede istikrarsızlığa yol açacak savaşların meydana gelmesi muhtemeldir.
ABD’nin Çözüm Arayışları
Washington’ın, Etiyopya iç savaşını yakından takip ettiğini görmekteyiz. Öyle ki ABD Başkanı Joe Biden, çözüm arayışı için Afrika Boynuzu Özel Elçisi olarak atadığı Büyükelçi Jeffrey Feltman’ı bölgeye göndererek barış arayışlarını sürdürmüştü. Ancak bütün çabalara rağmen Feltman savaşı durduramadı. Tam aksine son günlerde savaşın taraflar arasında daha da şiddetlendiğine şahit olduk. Çözüm yolları arayan Feltman’ın, bugünlerde; Türkiye, BAE ve Mısır’ı ziyaret etmesi beklenmektedir. Söz konusu ülkelerin seçilmesi manidardır ve ABD’nin bölge müttefiklerinden Etiyopya iç savaşına son vermek için daha fazla çaba sarf etmelerini isteyeceği düşünülmektedir. Çünkü söz konusu bölge ülkelerin Etiyopya sahasında faal oldukları iddialar arasındadır.
Sonuç olarak, Etiyopya’da bir yıldan fazla süredir devam eden iç savaş, Doğu Afrika ülkelerinin kutuplaşmasına yol açarak bölge devletlerinin birbirleriyle savaşma ihtimalini de beraberinde getiriyor. Bunun sonucunda da bölge genelinde siyaset, ekonomi, sosyal ve güvenlik temelli krizlerin hâkim olmasını beklemek yanlış olmayacaktır. Bununla birlikte ABD’nin, bölgede yaşanan krizlere çözüm bulamaması, uluslararası arenadaki caydırıcılığını tartışılır hâle getirecek ve onu küresel rekabette dezavantajlı duruma düşürecektir.
[1] Geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler, kırılgan barış sürecinin her an bitebileceğini ima etmişti:
Monte Carlo ed-Devliyye, El-Ümem el—Müttehıde Tuhazzir: Ameliyyet es-Selam “el-Hişşe” fi Cenub Sudan Müheddede, 08/12/2021
[2] Aljazeera, “Eritrean soldiers killed hundreds of civilians in Tigray: HRW”, Al-jazeera, 6 Mar 2021.