Arda Korol, TOBB-ETÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü
Amerika’da 2012 yılında yapılacak olan seçimler şimdiden merak konusu olmakta ve birçok ulusal kanalda tartışma programlarında yer almaktadır. Obama hükümetinin iç politikada yaptığı bazı hatalar (sağlık problemi, vergi sorunu v.b) halkın tepkisine yol açmış ve bu durum Cumhuriyetçi adayların elini güçlendirmiştir. Bilindiği üzere Obama, Demokratlar içerisinden seçilmiş ve başkan olmuştur. Fakat iktidara geldiğinde Bush döneminden kalan birçok sorunla mücadele etmek zorunda kaldığından Amerikalıların beklentilerini tam karşılayamamıştır. Arap ülkelerinde çıkan ayaklanmalar, Amerika’yı ve bazı Avrupa ülkelerini etkisi altına alan ekonomik kriz, Çin’in giderek artan gücü Obama hükümetini yıpratmıştır. Eski demokrat başkan Clinton gibi Obama’nın da yaşanan olaylardan dolayı ikinci kez seçilme ihtimali kamuoyunda düşük gözle bakılmaktadır.
Cumhuriyetçilere baktığımız zaman ise şu anda 10 aday adayı bulunmaktadır. Bunlar; Michele Bachmann (tek bayan aday adayı), Herman Cain, Newt Gingrich, Jon Huntsman, Gary E. Johnson, Ron Paul, Rick Perry, Buddy Roemer, Mitt Romney ve Rick Santorum’dur. Bu adayların içerisinde şu anda ön plana çıkan üç isim bulunmaktadır. Bunlar Rick Perry, Herman Cain ve Mitt Romney’dir. Bu adaylar birçok ulusal kanalın tartışma programlarına katılmakta ve yorumlarını ve ileriye dönük planlarını anlatmaktadırlar. Amerika’da şu anda en çok öne çıkan konular ekonomik kriz ve Ortadoğu’daki gelişmeler olduğundan bu tarz konular adaylara sorulmaktadır. Bu adaylardan bir tanesi 2012 yılında ABD Başkanlığı koltuğuna oturacaktır. Bu nedenle popüler olan Cumhuriyetçi bazı aday adaylarının ve Obama’nın Ortadoğu ülkeleri ile ilgili düşünceleri, Arap Baharı’na bakışları ve bu bölgede ileriye dönük stratejilerini dikkate almak gerekmektedir. Bu nedenle bu çalışmada Cumhuriyetçi adaylardan Rick Perry, Mitt Romney, Herman Cain ve Demokrat partiden tekrar adaylığını koyması beklenen Obama’nın Ortadoğu ile ilgili görüşleri ve ileriye dönük stratejileri ele alınacaktır.
Cumhuriyetçilerin Gözünden Ortadoğu
Cumhuriyetçi aday adayı Rick Perry’den başlayacak olursak Perry, ABD’nin Teksas eyaletinin valisidir. 90’larda Teksas Valisi olan George W. Bush'un yanında Vali Yardımcılığı yapmıştır. Bush’un başkan olmasıyla birlikte Teksas Valisi koltuğuna oturmuştur ve ABD tarihinde kesintisiz olarak en uzun süreyle bir eyaletin valisi olma ayrıcalığını taşımaktadır.[1] Rick Perry’nin Ortadoğu ile ilgili görüşleri doğal olarak Obama ile ters düşmektedir. Özellikle Arap ülkelerinde çıkan ayaklanmalar sonrası Obama’nın politikalarını eleştirmektedir. Hükümetin uyguladığı stratejilerin yanlış olduğunu ve İsrail’in güçsüz bir duruma düştüğünü söylemiştir. Obama’nın meşhur Ortadoğu konuşmasındaki İsrail-Filistin barışı için 1967 sınırlarını başlama kabul etmesine şiddetle karşı çıkmıştır ve “Eğer ABD Filistinlilere kapıyı açmamış olsaydı, bugün burada olmazdık” ifadesini kullanmıştır.[2] İsrail-Filistin barışının sağlanması için ilk önce Filistinlilerin İsrail’i “bir Yahudi devleti olarak” kabul etmesi gerektiğini belirtmiştir.[3] Perry, Tunus’ta başlayan ve Mısır ile devam eden ayaklanma sürecinde Obama hükümetinin Mısır konusunda çok yavaş kaldığını ve bu bölgede ABD’nin etkisini giderek azalmasının İsrail’i de etkileyeceğini söylemiştir. Diplomatik, askeri ve ekonomik olarak ayaklanma çıkan ülkelere yardım edilmesi ve bu ülkelerdeki eski rejimlerin beraber değiştirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bunun yanında Amerika’ya yasal olmayan yollarla göç eden Arap gençlerinin Amerika’dan gönderilmesi yerine burada iyi bir eğitim verilerek Amerika’nın bölgedeki prestijini arttırabileceği görüşünü savunmaktadır. İran konusunda ise Perry, İran hükümetinin hedefinde İsrail olduğunu ve İsrail’in bölgede yalnız bırakılmaması gerektiğini söylemiştir. Eğer İran uranyum zenginleştirmeye devam ederse askeri harekatın yapılması gerektiğini belirtmiştir.
Diğer bir Cumhuriyetçi Parti aday adayı ise Mitt Romney’dir. Romney, şu ana kadar Cumhuriyetçiler arasında en popüler adaydır. ABD'nin Massachusetts eyaletinin 70. valisidir. 2002 yılında seçildiği bu görevde 4 yıl kalmış, ikinci bir sefer aday olmayan Romney 4 Ocak 2007 tarihinde bu görevden ayrılmıştır. 2008 ABD başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti'den adaylığını ilan etmiş ancak ön seçimlerde başarılı olamayarak 7 Şubat 2008'de adaylıktan çekilmiştir.[4] Mitt Romney’i diğer adaylar ile kıyasladığımızda en sert ve milliyetçilik duyguları en yüksek adaydır diyebiliriz. İlk dış politika temalı konuşmasında Romney, Amerika için algıladığı tehditleri şöyle sıralamıştır:“11 Eylül 2001 yılından bu yana savaştığımız İslami köktendincilik; Büyük Ortadoğu’da özgürlük isteyenlerle onu ezmek isteyenlerin mücadelesi; Teröristlerin konuşlandığı çökmüş devletler; İran, Kuzey Kore, Venezüella ve Küba’daki anti Amerikan rejimler; Çin ve Rusya gibi gizli hedefleri olan gelişen ülkeler.”[5]
Mitt Romney, Ortadoğu ve ABD’nin dünyadaki rolü ile ilgili düşüncelerini 2010 yılında çıkardığı No Apology: The Case for American Greatness adlı kitabında anlatmıştır. Romney, ABD’nin dış politika stratejilerini belirlerken öncelikle yumuşak güce ağırlık vereceğini askeri güce başvurmanın en son seçenek olduğunu söylemiştir. Ayrıca Romney eski Cumhuriyetçi başkan Bush’un aksine uluslararası örgütlerle ve ittifaklarıyla daha çok işbirliği yapacağını vurgulamıştır. Romney iktidara geldiğinde uluslararası alanda yapacağı ilk adımın uçak gemilerini Doğu Akdeniz’de kalıcı bir şekilde konuşlandırarak İran’ı caydıracağını ve İsrail’e askeri yardımı arttıracağını söylemiştir. Rick Perry gibi Romney’de Obama’nın Ortadoğu politikaları eleştirmiştir. Obama hükümetinin Arap Baharı sürecini yakından takip etmediğini, pasif kaldığını ve İsrail-Filistin barış sürecinde Obama’nın liderliği oynayamadığını söylemiştir.
Irak konusunda Bush’un müdahale kararını destekleyen Romney, Obama’nın tersine askeri birliklerin Irak’tan çekilmemesi gerektiğini savunmuştur. 2007 yılında yaptığı bir konuşmada Romney; ordunun Irak’tan çekilmesi ile beraber düzensizliğin ve çatışmaların ülkeye hakim olacağını ve bu durumun Sünni, Şii ve Kürtler arasında çatışmaya neden olacağı ve El Kaide’nin bu durumdan faydalanarak etkinliğini arttıracağını söylemiştir.[6]
Afganistan ile ilgili görüşlerinde Romney, Afganistan’a müdahalenin doğru karar olduğunu ve birliklerin daha da arttırılması gerektiğini söylemiştir. Bush’un Afganistan’da terör örgütlerine karşı yürüttüğü politikalar sayesinde Amerikan halkının uzun süredir rahat nefes aldığını belirtmiştir. ABD’nin askeri ve sivil kuruluşlarının, müttefik diğer ülkeler ile işbirliği yaparak bölgedeki halkın gelişmesi ve modernleşmesi için çaba sarf edilmesi gerektiğini söylemiştir. Adaletli bir hukuk sisteminin oluşturulması, sağlık, eğitim gibi konularda yatırımlar yapılarak terör örgütlerinin etkinliğinin azaltılabileceğini belirtmiştir.
Romney’in Arap Baharı ile ilgili görüşleri ise pek tutarlı değildir diyebiliriz. Mısır’da ayaklanmaların başlamasından sonra Romney, Mubarak’ı destekleyerek onun diktatör olmadığını ve hükümetin Mubarak’ı destekleyerek reformlar yapmasına yardımcı olması gerektiğini söylemiş ve hükümetin devrilmesinin ABD ve İsrail’in çıkarına ters düşeceğini belirtmiştir. Birkaç ay sonra ise Obama’nın Mısır’daki devrimcileri desteklemekte geç kaldığını vurgulamıştır. Benzer tutarsızlık Libya olayında da yaşanmıştır. Romney, Gaddafi hükümetinin devrilmesi için harekat yapılması gerektiğini söylemiş ardından harekatın sınırlı ve spesifik olması gerektiğini söyleyerek Obama ile benzer görüşleri paylaşmıştır.
Yaşanan ayaklanmaların ardından Romney, bu bölgedeki halkın güvenini tekrar kazanmak ve gelişmelerini sağlamak için yatırımlar yapılması gerektiğini ve Obama hükümetinin gelişmeleri takip etmekte yavaş kaldığını fakat etkili politikalarla durumun düzeltilebileceğini vurgulamıştır.
Cumhuriyetçi diğer bir popüler aday adayı ise Herman Cain’dir. Aday adaylar arasında tek afro-amerikan olanıdır. Son zamanlarda adı tecavüz skandallarına karışsa da popülaritesini korumaya devam etmiştir. Diğer adaylar gibi valilik görevleri yapmamış, bazı firmalarda CEO’luk yapmıştır. Cumhuriyetçi diğer adaylar arasında popüler olmasına rağmen dış politika konusunda zayıf kalmaktadır.
Cain’in Ortadoğu ile ilgili görüşleri daha çok İsrail üzerine odaklıdır diyebiliriz. “İsrail ile sorunu olanın Amerika’yla da sorunu vardır” diyerek İsrail’i desteklemektedir.[7] Filistin’in Birleşmiş Milletler’e üyelik başvurusunu eleştirmiş ve bu eylemin İsrail ile barış sürecine darbe vurduğu belirtmiştir. Arap Baharı ile gelişen gelişmelerin İsrail’in aleyhine olmaması içi çalışılması gerektiğini vurgulamıştır.
Fox kanalındaki bir tartışma programında Filistin-İsrail sorunu ile ilgili olarak, Filistinlilerin gerçekten barış istediklerini düşünmediğini çünkü geçmişe baktığında Filistinlilerin barış sürecini her zaman engellediklerini belirtmiştir. Netanyahu ile ilgili olarak, Filistin’e karşı izlediği politikaların hep barışçıl olduğunu, süreci sekteye uğratmamak için fedakarlıklar yaptığını fakat Filistinlilerin buna yanaşmadığını vurgulamıştır.
Libya’daki ayaklanmalara da değinen Cain, Gaddafi’yi destekler açıklamalarda bulunmuştur. Libya’daki durumu anlamak için ayaklanmaları başlatanların kimler olduğunu, neden hükümeti devirmek istediklerini ve amaçlarının ne olduğunun anlaşılması gerektiğini söyleyerek ayaklanmacılara şüphe ile yaklaşmıştır. Bunun yanında ABD’nin Ortadoğu politikasını eleştirerek Amerika’nın bölgede polis gücüne dönüşmemesi gerektiğini vurgulamıştır.
Bu üç popüler aday adayları dışında 2012 seçimlerinde Demokrat Partiden tekrar aday olması beklenen Obama’nın Ortadoğu’da yaptıkları ve yapacaklarına bakacak olursak, Obama 2008 seçimlerinde söz verdiği gibi Irak’tan ABD ordusunu çekmiştir. Fakat aynı planı Afganistan’da uygulayamamıştır. Aksine Afganistan’daki birlikleri arttırmıştır. Bunun yanında 11 Eylül’deki saldırıyla birlikte ABD’nin başını ağrıtan El Kaide örgütünün başta Ladin olmak üzere birçok liderini ya öldürmüş ya da ele geçirmiştir.
Ortadoğu’da başlayan ayaklanmalarda ise fazla aktif bir rol oynamayı tercih etmemiştir. Libya’ya tek başına askeri müdahaleden kaçınmış ve NATO ile işbirliğine gitmiştir. Ayrıca bölgede etkili bir ülke olmayı başaran Türkiye ile ilişkiler hiç olmadığı kadar iyi gitmiştir. Fakat Obama’nın ayaklanmalar sonrası İsrail’in yalnızlaşmasını engelleyememiş ve Amerika’daki Yahudi lobisinden büyük eleştiri almış ve desteği azalmıştır.
Bunun yanında ayaklanma çıkan ülkelerde Obama hükümeti, diktatörler yerine protestocuları destekleyerek bu bölgedeki prestijini arttırmıştır diyebiliriz.
İran konusunda ise Obama hükümeti, nükleer silah yapma ihtimalinden dolayı ülkeye yaptırımlar uygulanması kararını almıştır. Ayrıca İran’a yakın başta Suudi Arabistan olmak üzere bazı Arap ülkeleri ile askeri anlaşmalar yaparak İran’ı çevreleme politikası uygulamıştır.
Sonuç
Adayların Ortadoğu ile ilgili görüşlerine baktığımızda Cumhuriyetçi adayların hemen hemen hepsinin İsrail’i desteklediğini ve İran’a karşı olası bir harekata olumlu yaklaştıklarını görmekteyiz. Tabi ki İsrail üzerinde yoğunlaşmalarının en büyük sebeplerinden bir tanesi Yahudi lobisinin desteğini almak olduğunu söyleyebiliriz. Eğer seçimleri Cumhuriyetçi Parti kazanırsa bu durum en çok İsrail devletinin işine yarayacaktır. İsrail-Filistin barışı büyük ihtimalle sekteye uğrayacak ve Filistin hükümeti üzerinde büyük bir ABD baskısı oluşacaktır. Aynı durum İran içinde geçerlidir. Adayların hepsi İran’a karşı saldırıya sıcak bakmaktadırlar. İran’ın uranyum zenginleştirmesinin durdurulması gerektiğini vurgulamışlardır. Özellikle Mitt Romney ve Rick Perry, Obama’nın aksine İran’a karşı daha agresif politikalar izleyeceklerini belirtmişlerdir.[8]
Afganistan konusunda ise adayların hepsi aynı fikirleri paylaşmaktadırlar. Afganistan’da birliklerin bulunması gerektiğini fakat askeri yatırımların yanı sıra eğitim, sağlık gibi konularda da yatırımlar yapılması ve halkın gelişmesi için çaba sarf edilmesi gerektiğini söylemektedirler.
Öte yandan Arap Baharı ile ilgili olarak, Cumhuriyetçi adayların hepsi Obama hükümetinin bölgedeki değişime iyi ayak uyduramadığına ve müdahalede geç kalındığına kanaat getirmektedirler. Ayaklanma çıkan ülkelerde demokrasiye geçişin beraber ve işbirliği çerçevesinde yapılması gerektiğini ve bu ülkelerde yatırımlar yapılarak halkın ABD’ye karşı güveninin tekrar kazanılmasını düşünmektedirler.
Sonuç olarak, 2012 seçimlerinde Cumhuriyetçiler kazanırsa Ortadoğu’da daha agresif politikaların izleneceğini ve daha aktif, sert ve dominant bir ABD göreceğimizi söyleyebiliriz. Eğer Obama tekrar seçilirse, yumuşak gücünü kullanan, daha ılımlı politikalar izleyen ve işbirlikçi bir ABD görme ihtimalimiz yüksektir.
Kaynaklar
[1] http://tr.wikipedia.org/wiki/Rick_Perry
[2] http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/printnews.aspx?DocID=18789149
[3] http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/printnews.aspx?DocID=18789149
[4] http://tr.wikipedia.org/wiki/Mitt_Romney
[5] http://www.alaturkaonline.com/cumhuriyetci-baskan-adaylarindan-romney-dis-politikasini-anlatti/
[6] "Governor Mitt Romney's Presidential Announcement". February 13, 2007. Retrieved 2007-02-15.
[7] http://news.yahoo.com/herman-cain-policy-middle-east-north-korea-china-215800731.html
[8] http://www.foreignpolicy.com/rick_perry/profile?page=0,0