Arama Yapın

Aramak istediğiniz kelimeyi yazın

Koordinatörlükler

    Ortadoğu Analiz Dergisi

  • Cilt No

    6

  • Sayı No

    62

Bu Yazıyı Paylaşın
Yazdır

Ortadoğu Analiz Haziran / cilt:6 / sayı:62

4 dakika okuma süresi

Değerli okuyucular…

Ortadoğu önemli bir tarihsel dönüşümden geçiyor. Bu dönüşümün birinci safhasını 20. Asrın başında yaşamıştık; ikinci safhasını ise bugünlerde tecrübe ediyoruz. Birçok kişi geçen yüzyılın başındaki bağımsızlık sürecini Birinci Arap Baharı olarak tanımlamıştı; şimdi ise İkinci Arap Baharı’nı yaşıyoruz. Bugünkü yaşadığımız süreç tıpkı birincisinde olduğu gibi yeni bir arayış; üstelik en az birincisi kadar da bölgede yeni bir düzenin kurulması için çok önemli bir fırsat sağlıyor. Ne var ki kurulacak yeni düzenin siyasi, ekonomik, güvenlik ve toplumsal parametreleri henüz tam olarak oturmuş değil. Şimdilik, devlet şiddetinin ve ölçüsüz gücün doğuşunu engelleyen normlar ve kurumların yerle bir olduğuna şahit oluyoruz. Suriye, Mısır, Irak, Libya ve diğerleri bu şiddet sarmalının içine girmiş durumda. Ortadoğu adeta yavaş yavaş “içe doğru patlıyor”. Bu nedenle bugün birincisinden daha önemli bir meydan okumayla karşı karşıyayız. Bu meydan okumalar tek bir ülkeyi ve toplumu ilgilendirmiyor artık. Mısır’daki demokratik gerilemeyi Suriye’deki iç savaşın sona ermeyişinden ayrı düşünemeyiz; benzer şekilde Irak’taki çatışmacı ve güvensiz ortamı da. Birinci Arap Baharı ulus-devletler sistemi ekseninde tahkim edilmiş bir Ortadoğu bölgesel düzeni ortaya çıkarmıştı; ikincisiyle birlikte ulus-devlet sadece kavramsal olarak değil pratik olarak da ciddi meydan okumalarla karşı karşıya kalarak anlamını yitirmeye başladı. Birincisinde devlet temel siyasal birimdi; ikincisinde devlet-dışı aktörler her zamankinden daha fazla siyasal süreçleri belirleyici hale geldi. Devlet-dışı silahlı aktörlerin belirleyici olduğu bir döneme girdik adeta. Birincisinde etkili olmayan ulus-üstü dinamikler ikincisinde kültürel ve dini dinamikler ekseninde temerküz ederek daha güçlü süreklilikler barındırmaya başladı. Etno-sekteryan bir yarılmayla karşı karşıyayız bugün. Birincisinde ekonomiler devleti ihya etmek için dizayn edilmişti; artık devlete değil topluma refah getirmesi gereken bir dinamizmden hareketle kurgulanmak zorunda. Zenginliğin yönetici seçkinlerin tekelinden topluma aktarılması gerekiyor. Böylesi bir Ortadoğu’da yeni bir toplumsal ve siyasal düzenin kurulma ihtimali de tam da bu noktanın yeniden düşünülmesini gerekli kılıyor. Ortadoğu Analiz’in en son sayısında Arap Baharı’nın politik bir muhasebesini yapmıştık. Şimdiki sayıda ise ekonomik muhasabesini yapıyoruz. Ekonominin istikrarlı bir toplumsal ve siyasal düzenin yeniden tesis edilmesinde önemli bir paya sahip olduğundan hareketle, bu sayıda Arap Baharı’nın Ortadoğu’da ne tür bir ekonomik maliyet ortaya çıkardığını karşılaştırmalı olarak okuyacaksınız. Hem ayrı ayrı ülke örnekleri hem de işsizlik başta olmak üzere diğer makro ekonomik göstergelerin son üç yılda nasıl değişim geçirdiğinini farklı ülkeler üzerinden görmüş olacaksınız. Siyasal ve toplumsal olarak giderek gerginleşen ve adeta tarihin akışının dışında kalma riski taşıyan Ortadoğu yönetici seçkinleri değil toplumu zenginleştiren ekonomik bir istikarara kavuşturulamazsa ikinci baharını nihayete erdiremeyecek. Önümüzdeki kısa dönem, Arap baharının ortaya çıkardığı meydan okumaya yönelik üretilmiş hazır “cevapların”, siyasi önlemlerin ve önermelerin yanlışlığını bize gösterebilir. Ortadoğu Analiz’in bu sayısında kapak dosyamız Arap Baharı’nın Ortadoğu’da nasıl bir ekonomik durum ortaya çıkardığını anlamaya dönük yazılardan oluşuyor. Bunun yanı sıra Türk dış politikası ve diğer bölgesel konulara ilişkin önemli yazılar yer alıyor.

Hepinize keyifli okumalar..