Kalkınma Yolu Projesi, Irak ekonomisi için yeni gelir kaynakları oluşturulması, farklı ekonomik sektörlere kümülatif etkiler sağlayarak petrol sektörüne olan riskli bağımlılığın azaltılması ve ekonominin çeşitlendirilmesi açısından stratejik bir imkan sunmaktadır. Türkiye için ise Irak ile ekonomik ilişkilerin niteliğinin artırılması, Körfez bölgesi ülkeleri ile ekonomik ilişkilerin derinleştirilmesi, bölgesel bağlantısallık ağlarının güçlendirilmesi açısından fırsatlar oluşturmaktadır. Kalkınma Yolu Projesi, başarılı bir şekilde hayata geçirildiği takdirde her iki ülkenin ekonomik entegrasyonunun sağlanması ve ikili ilişkilerin kurumsallaşması için örnek model sunabilir. Proje kapsamında 2024 yılında önemli gelişmeler kaydedilmiş olup, 2025 yılına yönelik beklentiler de bu çerçevede şekillenmektedir.
2024’te Yaşanan Önemli Gelişmeler
22 Nisan 2024 tarihinde, Kalkınma Yolu Projesi’nin gerçekleşmesi yönünde stratejik bir adım atılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani himayesinde Irak, Türkiye, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ulaştırma ve altyapı bakanları tarafından Kalkınma Yolu Projesi'nde iş birliğine dair mutabakat zaptı imzalandı. Ağustos 2024'te ise “Kalkınma Yolu Projesi 1. Bakanlar Konseyi Toplantısı” İstanbul'da yapıldı. Toplantıya, Türkiye ve Irak ulaştırma bakanları doğrudan, Katar ve BAE'nin ulaştırma ve altyapı bakanları ise online olarak katıldı. 2024 yılı boyunca 4 paydaş ülkenin ilgili kurumlarının ve bürokratlarının yapılan görüşmelerde ağırlıklı olarak Kalkınma Yolu Projesi finansmanı, Irak’ta yapılacak altyapı çalışmalarının planlanması ve projenin etkili yönetilmesi modelini tartıştığını söylemek mümkündür.
2024 yılında Kalkınma Yolu kapsamında Irak topraklarında kurulacak demir yolu ağının zemin etüt çalışmaları yapıldı. Fav Büyük Limanı’nın işletmesi için Körfez ülkelerinin önemli şirketleri dâhil yabancı şirketlerle de görüşüldü. 2024 yılının Kasım ayında Başbakan Sudani'nin katılımıyla Basra Körfezi'nin Khor Abdullah burnu girişinde inşa edilen ve Kalkınma Yolu'nun başlangıç noktası olarak nitelendirilen Fav Büyük Limanı projesinde Güney Koreli yüklenici firma Daewoo tarafından yapımı tamamlanan 5 rıhtım ve iskelenin teslim töreni yapıldı. Kalkınma Yolu’nun önemli bileşeni olmakla birlikte Irak’ın bölgesel ölçekte liman ihtiyacını karşılayacak olan Fav Limanı’nda altyapı çalışmalarının (konteyner rıhtımı, bağlantı yolları, batırma tüneli) 2024 yılında daha da hız kazandığını söyleyebiliriz.
2025’ten Beklentiler ve Riskler
Kalkınma Yolu Projesi için ortaya çıkabilecek siyasi risklerin başında 2025 yılında yapılacak parlamento seçimlerinin sonucunda ortaya çıkabilecek tablonun 2021-2022 yıllarında olduğu gibi siyasi krizle sonuçlanıp sonuçlanmayacağı yer almaktadır. Ayrıca Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin görevine ikinci dönemde devam edip etmeyeceği de ayrı bir risktir. Irak tarafında çeşitli aktörler Kalkınma Yolu Projesi’nin bu ülkede siyasi partilerin ve grupların üstünde ulusal kalkınma önceliğine ve “hükûmetin değil devletin projesi”ne dönüştüğünü sıklıkla dile getirmektedirler. Ancak Başbakan Sudani’nin bu projeyi ciddi anlamda sahiplenmesi ve görev süresi boyunca özellikle Fav Büyük Limanı başta olmak üzere projenin alt bileşenlerine yönelik sahada kaydedilen önemli gelişmeler ve ilerlemeler, aynı yönetimin devam etmesini, projenin hızlı bir şekilde yürütülmesi ve geçmişte olduğu gibi kesintiler yaşanmaması açısından daha uygun bir seçenek hâline getirmektedir. Eğer Başbakan Sudani görevine devam etmezse yeni durum, Kalkınma Yolu Projesi’nin tüm aktörler tarafından sahiplenme düzeyi ve bu meselenin hakikaten partiler üstü bir meseleye dönüşmesi konusunda bir test olacaktır.
Kalkınma Yolu Projesi için 2025 yılında ortaya çıkabilecek güvenlik risklerinin en önemlisi Suriye’de yaşanan sürecin Irak’a olası etkisi ile ilgili olabilir. Kasım-Aralık 2024 döneminde Suriye’den ayrılmak zorunda kalan çeşitli paramiliter grupların, İran ve diğer bölge ülkeleri ile bazı küresel aktörlerin etkisiyle Irak’ı istikrarsızlaştırma çabaları, önemli risk unsuru olarak değerlendirilebilir. Irak’ı yeniden çatışma ve kaos ortamına sürüklemek için iç ve dış aktörler tarafından çaba sarf edilebilir. Bu çabalar Irak devletinin ülkenin ulusal çıkarlarını, farklı siyasi grupların ve dış aktörlerin etki ajanlarının çıkarlarının üzerinde tutarak alacağı rasyonel ve kararlı politikalarla bertaraf edilebilir. Suriye’de kalıcı siyasi ve idari istikrara kavuşmak için Türkiye’nin özverili gayretlerinin Irak tarafından desteklenmesi 2025 yılında da stratejik öneme sahip olan etken olacaktır. Bölge ülkelerinin siyasi etki ajanları ve vekil güçler üzerinden Kalkınma Yolu Projesi’nin altyapı bileşenlerine yönelik siyasi engellemeler ve sabotaj saldırıları yapabileceği riski her zaman göz önünde tutulmalıdır.
Kalkınma Yolu Projesi için 2025 yılında ortaya çıkabilecek jeoekonomik riskler ABD’nin İran’a yönelik yaptırımları ve baskı politikasının Körfez’de yeni jeopolitik tehditler oluşturması ve bunun Irak ekonomisine olumsuz yansımaları ile ilişkili olabilir. İran ve Irak arasında yıllık 10 milyar dolar civarında ticaret hacmi söz konusudur. Irak, doğal gaz ve elektrik ithalatında İran’a bağımlı durumdadır. Dolayısıyla İran’a yönelik hamleler Irak ekonomisine de olumsuz etki edebilir. Ama bir diğer taraftan İran’a uygulanacak yeni yaptırımlar eğer bu yaptırımların bölgesel bir krize yol açacak şekilde ülke içindeki kritik tesislere yönelik askerî saldırılarla desteklenmemesi durumunda İranlı ekonomik aktörler ticaret ve yatırım anlamında Irak piyasasına daha fazla yönelmesine olanak tanıyabilir.
Kalkınma Yolu Projesi için 2025 yılında ortaya çıkabilecek ekonomik riskler projenin bütçe kaynakları, finansmanı ve petrol gelirleri konusunda olabilir. Irak, dünya genelinde ekonomisi petrol gelirlerine ve petrol ihracatına en bağımlı ülkeler arasında yer almaktadır. Dünya Bankası verilerine göre 2010-2020 yıllarında, Irak ekonomisinde petrol gelirleri ihracatın yüzde 99'unu, merkezî hükûmet bütçesinin yüzde 85'ini ve Gayrisafi Yurt İçi Hasılanın (GSYH) yüzde 42'sini oluşturmuştur. Petrole olan bu aşırı bağımlılık, ülkenin makroekonomik durumunu ve mali-bütçe sistemini daha da kırılgan hâle getirmektedir. 2025 yılında dünyanın en büyük petrol ithalatçısı olan Çin'in ekonomik büyümesinin yavaşlaması nedeniyle küresel talebin zayıflamasının petrol fiyatlarının düşüşüne neden olacağı öngörülmektedir. Düşük petrol fiyatları, Irak bütçesinin gelirlerini azaltarak bütçe kaynaklarıyla finanse edilen Kalkınma Yolu gibi mega projelerin farklı altyapı bileşenlerinin yapımında gecikmelere yol açabilir. Ekonomisi büyük ölçüde petrole dayalı olan Irak'ta, petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle 2025 yılında bütçe sıkıntıları yaşanabileceği öngörülmektedir. Ama çeşitli jeopolitik/jeoekonomik süreçlerin etkisi ile petrol fiyatlarında 2025 yılında beklenen düşüş gerçekleşmeyebilir. Körfez bölgesinde yaşanabilecek İran merkezli güvenlik süreçleri, Ortadoğu ve Batı Avrupa’da yaşanan çatışmalar, küresel düzeyde ABD-Çin “ticaret savaşları” 2025 yılında petrol fiyatları üzerinde etkili olabilecektir.
Kalkınma Yolu Projesi’nin ana finansman kaynağı olan Irak bütçesinde petrol fiyatları 2024 yılında 70 dolar olarak öngörülmüştür. Ama Irak'ın mali dengesi için gerekli olan petrol fiyatı (breakeven fiscal oil price), 2024 yılında yüksek kamu harcamaları nedeniyle varil başına 90 dolar olmuştur. Mali denge noktası petrol fiyatı; gelirlerinin büyük kısmını petrolden elde eden ülkelerin, borç piyasalarına girmeden ve döviz rezervlerine başvurmadan planlanan kamu harcamalarını gelirle dengelemek için ihtiyaç duyduğu petrol fiyatıdır. Petrol fiyatlarının bütçelenen seviyenin 1 dolar altına düşmesinin Irak bütçesinin yıllık gelirini 1,2 milyar dolar azaltabileceği yönünde hesaplamalar vardır. Gerçekçi bir yaklaşımla baktığımızda, 2025 yılında Irak'ta petrol fiyatlarının varil başına 70-90 dolar bandında seyretmesi ve ihracatta bir düşüş yaşanmaması durumunda, yatırım harcamaları da dâhil olmak üzere mali yükümlülüklerin yerine getirilmesinde bir kriz yaşanması olası görünmemektedir. Ama bütçe ve mali sistemin petrol fiyatları kaynaklı krizi olamazsa bile harcamaların etkinliği ve verimliliği sorunu çözülmelidir. Aynı zamanda Kalkınma Yolu Projesi’nin finansman kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve sürdürülebilirliği, 2025 yılında öncelikli gündem maddelerinden biri olabilir. Ancak alternatif finansman kaynakları aranırken Irak ve Türkiye’nin Kalkınma Yolu Projesi’nin temel aktörleri olması gerçeğinden ve iki ülke arasındaki ilişkilerin stratejik hedefleri göz önünde bulundurularak potansiyel alternatifler kapsamlı bir şekilde değerlendirilmelidir. Türkiye ve Irak devletleri önümüzdeki süreçte Kalkınma Yolu Projesi’nin finansman modeli dâhil özgün proje yönetim mekanizmasını, ikili ekonomik ilişkilerin kurumsallaşmasına katkı verebilecek şekilde geliştirebilirler.