Arama Yapın

Aramak istediğiniz kelimeyi yazın

Koordinatörlükler

Ahmet Davutoğlu’nun Tunus Ziyareti

Nebahat Tanrıverdi O, ORSAM Uzman Yardımcısı, nebahattanriverdi@orsam.org.tr
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri, Tunus’ta Bin Ali iktidarının halk eylemleri ile sona erdirilmesinin ardından çeşitli halk eylemlerine sahne olmaktadır. Protestolar Mısır ve Tunus’ta iktidarı sona erdirmiş, Cezayir, Ürdün, Libya, Bahreyn ve Yemen’e de sıçramıştır. Bu ülkelerde devam eden halk gösterilerinin iktidarı devirip devirmeyeceği konusundaki tartışmalar devam ederken, Mübarek sonrası Mısır ve Bin Ali sonrası Tunus’un durumu da henüz netlik kazanamamıştır. Halk eylemleri demokrasi ve özgürlük talepleri ile başlamış olmasına rağmen sürecin nasıl şekilleneceği büyük bir sorun olarak varlığını devam ettirmektedir. Öte yandan, bu ülkelerde iktidarların devrilmesinin ardından demokratikleşme sürecinin başarı ile gerçekleşmesi, bölge istikrarı açısından büyük önem taşımaktadır. Bu önemli süreçte Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi dönem başkanı sıfatı ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ve Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland’ın, 21 Şubat 2011 tarihinde Tunus’a yapacakları ziyaret ise büyük önem taşımaktadır.   Tunus’taki siyasal dönüşüme katkı sağlamak amacı ile düzenlenen bu ziyaret öncesinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi dönem başkanı ve Türkiye Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Tunus’ta yapmayı planladığı görüşmelerde, bu geçiş sürecinin Avrupa Konseyi değerlerinin de öngördüğü şeffaflıkta, açıklıkta gerçekleşmesi için Avrupa Konseyi ve ayrıca Türkiye Cumhuriyeti olarak neler yapabileceğini değerlendireceğini belirtmiştir.    Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 11 Kasım 2010 tarihinde demokrasi ve insan haklarının gelişmesi ve ilerlemesine katkıda bulunmak amacı ile kurulan Avrupa Konseyi’nin Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığını Türkiye adına Makedonya'dan devralmıştır. Bu tarihten bu güne kadar geçen kısa süre içinde Türkiye, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi dönem Başkanlığı’nda oldukça başarılı ve aktif politikalar yürütmüştür. Bu aktif politikalar çerçevesinde Türkiye, Tunus'un, Avrupa Konseyi bünyesinde Avrupa'yı çevreleyen ancak Avrupa Konseyi üyesi olmayan ülkeler için düşünülen Demokrasi İçin Ortaklık Projesi'ne dahil edilmesini savunmaktadır. 21 Şubat 2011 tarihinde yapılması planlanan görüşmelerde, Venedik Komisyonu aracılığı ile Tunus’un hazırlanması planlanan yeni anayasasına olumlu bir katkı yapılması planlanmaktadır. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) başkanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ocak ayında bu yöndeki projeyi Tunus resmi makamlarıyla görüşmek amacıyla resmi bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Benzer bir şekilde Fas’ın da bu projeye dahil edilmesi yönünde çabalar mevcuttur. Türkiye’nin bu yöndeki girişimleri olumlu tepkiler almaktadır.   İşkence ve kötü muameleyle mücadele, ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla mücadele komiteleri, Venedik Komisyonu gibi önemli kurumları bünyesinde bulunduran Avrupa Konseyi, Bin Ali sonrası Tunus’ta demokratik bir sistemin kurulması için yapıcı rol oynayabilecek bir kurumdur. Ayrıca bu süreçte Türkiye’nin oynayacağı aktif rol, Tunus-Türkiye ilişkilerinde yapıcı olabileceği gibi Türkiye’nin Kuzey Afrika ülkeleri ile ilişkilerini geliştirebilme imkânı da sunabilecektir.   Ciddi bölgesel değişimlerin yaşandığı ve Türkiye’nin bölgede “model” bir ülke olarak tartışıldığı bu günlerde, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde Türkiye’nin oynayacağı aktif rolün yapıcı bir etkisi olacağı söylenebilir. Bu rolün demokrasi ile sınırlı kalmayacağı ve Türkiye’nin bölgeye ekonomik olarak da örnek olabilecek bir yapıya sahip olduğu gözlenmektedir. Halk isyanlarında, bu ülkelerdeki yoksulluğun, işsizlik oranlarının yüksek oluşunun ve ekonomik yapıda yolsuzluğun yaygın oluşunun önemli birer etken olduğu gerçeği göz önüne alındığında, Türkiye’nin ekonomik olarak bölgede önemli bir aktör olabileceği öngörülebilir. Siyasal ve ekonomik dönüşümün bölge için gerekli olduğu işsizlik ve yolsuzluk verilerine bakıldığında görülmektedir. Bu gerekli süreç de iktidar değişiklikleri ve bölgede geniş ölçekte gerçekleşmeye başlayan reform süreçleri ile yaşanmaya başlamıştır. Öte yandan, TESEV’in yakın zamanda açıkladığı “Ortadoğu'da Türkiye Algısı” araştırması sonuçları da Türkiye’nin bölgesel anlamda olumlu bir şekilde algılandığını göstermektedir. Ekonomik anlamda bölge ekonomilerinin sağlıklı bir şekilde dönüşümü ve Türkiye ile entegrasyonu dünya ekonomisi için de verimli sonuçlar doğuracak bir gelişmedir.   

Nebahat Tanrıverdi Yaşar  asdasd

Nebahat Tanrıverdi Yaşar

Tüm Yazılarını Gör

Başlıklar

Bu Yazıyı Paylaşın
Yazdır

Benzer Yayınlar