Bugün itibariyle Ortadoğu olarak ifade edilen ve Fas’tan Afganistan’a kadar uzanan coğrafyada Türk varlığının ilk olarak Emeviler döneminde yer-leştiği bilinmektedir. 674 yılında dönemin Horasan Valisi olan Ubeydullah Bin Ziyad, Buhara’dan 2000 Türk savaşçının da yer aldığı bir ordu ile Buhara’yı geçerek Beykend, Nesef, Râmîten ve Sagāniyân’ı almasının ar-dından, Basra’ya geçmiş ve beraberindeki Türk savaşçıları buraya yerleştir-miştir. Böylelikle Ortadoğu’da yüz yıllarca etkili olacak Türklerin ilk izleri ortaya çıkmıştır. Daha sonra Buharalı bir Türk tarafından kurulan, bugünkü Mısır, Ürdün, Filistin ve Suriye’de hüküm süren bir Türk-İslâm devleti olan Tolunoğulları Devleti’yle (868-905) birlikte Türklerin Batı’ya doğru hareketi başlamıştır. Yine Türkler tarafından kurulan İhşidiler (Akşitler) Devleti ile birlikte Türkler, Mısır, Ürdün, Filistin ve Suriye topraklarının yanı sıra, ta-rihte Hicaz Bölgesi olarak da bilinen ve Kabe’nin yer aldığı bölgede ilk kez hükümranlık elde etmiştir. Bu dönemlerde bölgeye yönelik Türk göçleri art-mış olmakla birlikte, Selçuklularla birlikte kitlesel Türk akımlarının bugünkü Ortadoğu coğrafyasına yöneldiği görülmektedir. Selçuklularla birlikte pek çok Oğuz (Türk) Boyu, Orta Asya’dan bugünkü Ortadoğu coğrafyasına yer-leşmiş ve daha sonra Anadolu’ya geçmiştir. Bu anlamıyla Ortadoğu’ya yöne-lik Türklerin kitlesel göç hareketlerinin 10. ve 11. yüzyıllardan gerçekleştiğini söylemek yerinde olacaktır.