Arama Yapın

Aramak istediğiniz kelimeyi yazın

Koordinatörlükler

Sudan’da Referandum-1

Nebahat Tanriverdi O, ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı
Afrika’nın yüzölçümü bakımından en geniş ülkesi Sudan, bölünmenin eşiğinde tarihinin en önemli gelişmelerinden biri ile yüzleşmektedir. 9 Ocak’ta başlayan ve bir hafta sürmesi planlanan Yarı-özerk Güney Sudan bölgesinde yapılan halk oylamasının sonucu Sudan’ın geleceğini belirleyecektir. Halkoylaması henüz sonuçlanmasa da ülkenin kuzey-güney olarak ikiye bölünme ihtimali oldukça yüksek görünmektedir.    1956 yılına kadar İngiltere ve Mısır yönetiminde kalan Sudan, bu tarihte bağımsızlığını kazanırken öte yandan uzun yıllar sürecek bir iç savaşın içine sürüklenmiştir. 1953 tarihinde İngiltere ve Mısır, Sudan’a bağımsızlık verilmesi konusunda aralarında anlaştığında, bu tarihe kadar İngilizler tarafından kuzey ve güney şeklinde bölünerek kontrol edilen Sudan için tartışmalar hızlanmıştır. 1955 yılında başlayan I Anyanya Ayaklanması olarak da bilinen ilk Sudan İç Savaşı, kuzey ve güney tarafları arasında bölgesel otonomi talebi nedeniyle ortaya çıkmış ve yarım milyon insanın ölmesi ile sonuçlanmıştır. Bu iç savaş, 1972 tarihinde Merkezi Yönetimi temsilen Başbakan Cafer Nimeyri ile Güney Sudan Özgürlük Hareketi (SSLM) lideri Joseph Lagu arasında Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da imzalanan Addis Ababa barış anlaşmasıyla sona ermiş ve ülke 11 yıllık bir barış dönemine girmiştir. Bu anlaşma ile Sudan’ın güney bölgesi Yarı-özerk Güney Sudan olarak tanınmıştır. Ancak 1981 tarihinden itibaren iç politikada çeşitli değişikliklere giden Başbakan Cafer Nimeyri’nin, 1983 tarihinde ülkede Şeriat Hukuku’nun uygulanması kararı alması ve güney bölgesi ile olan idari sınırlarda değişiklikler yapması, Yarı-özerk Güney Sudan bölgesi tarafından Addis Ababa Anlaşması’nın ihlali olarak görülmüş ve İkinci Sudan İç Savaşı’nın başlamasına neden olmuştur. II. Anyanya Ayaklanması olarak da adlandırılan 2 milyona yakın kişinin öldüğü bu ikinci iç savaşın başladığı tarih 1983’te, John Garang tarafından Sudan Halk Kurtuluş Ordusu(SPLA) kurulmuş ve Anyanya olarak adlandırılan güneyli gerilla birliklerini yenerek Güney Sudan’ın en başat askeri ve siyasi aktörü haline gelmiştir. Bu bağlamda 1983- 2005 tarihleri arasında gerçekleşen iç savaşta, hem Kuzey hem de güney için önemli sayılabilecek bir dönüşüm yaşanmıştır. Anyanya birliklerinin yerini Sudan Halk Kurtuluş Ordusu (SPLA) almış ve merkezileşmiş, öte yandan Kenya, Etiyopya, Uganda gibi sınır ülkelerinden de destek sağlamıştır. Ayrıca Ömer El-Beşir’i devirmek amacıyla ABD’nin Etiyopya, Eritre ve Uganda üzerinden mühimmat ve para sağladığı iddia edilmişse de ABD tarafından bu iddialar kabul edilmemiştir.    1983 yılında başlayan ikinci iç savaş 2005 tarihinde güney ve kuzey arasında imzalanan Kapsamlı Barış Anlaşması(CPA) ile savaş sona ermiştir. Kapsamlı Barış Anlaşması(CPA) gereği, Güney’de “BM Barış Gücü (UNMIS)”nün konuşlanmasına başlanmış, ayrıca 9 Temmuz 2005 tarihinde “Ulusal Birlik Hükümeti” kurularak, 2011 Ocak ayında Güney Sudan’da Güney’in Kuzey’den bağımsızlığını ilan etmesi seçeneğini sunan referanduma kadar sürecek olan altı yıllık “Geçiş Dönemi”ne resmen girilmiş, Geçici Anayasa yürürlüğe konmuştur. Kapsamlı Barış Anlaşması çerçevesinde El Beşir Sudan Cumhurbaşkanlığı görevine devam etmiş, Cumhurbaşkanı Birinci Kıdemli Yardımcılığına ve Güney Sudan Hükümeti başkanlığına ise Sudan Halkın Kurtuluş Ordusu (SPLM) lideri John Garang getirilmiştir. Bu tarihten itibaren Sudan Halk Kurtuluş Ordusu, siyasi parti kimliğine bürünmüş ve Sudan Halk Kurtuluş Hareketi (SPLM) adını almıştır. Kapsamlı Barış Anlaşması’nın bir diğer önemli aşamalarından biri olan genel seçimler 11 Nisan 2010 tarihinde yapılmıştır. Seçim sonrasında Cumhurbaşkanlığına El Beşir, Güney Sudan Hükümet Başkanlığına ise Salva Kiir Mayardit seçilmiştir. Bu seçimlerde Sudan Halk Kurtuluş Hareketi, Güney Sudan bölgesindeki oyların yüzde 92,8'ini almıştır.    Güney Sudan ve Abyei referandumları ile Güney Kordofan ve Mavi Nil Eyaletleri halk oylamaları 2005 tarihli Kapsamlı Barış Anlaşmasının hüküm altına altığı son aşamadır. Bugüne kadar geçen süre içerinde Sudan'da merkezi hükümet Sudan'ın birliği için kampanya yürütmüş, SPLM, güneyin tam bağımsızlığı için uğraşmıştır. Ancak bugün gelinen noktada Sudan’ın halk oylaması sonucunda ikiye bölüneceği büyük bir çoğunluk tarafından dile getirilmektedir. Bu durum Sudan merkezi yönetim tarafından da kabul edilmiş görünmektedir. Referandum öncesi dönemde tırmanan gerginliğinin Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’in Güney Sudan’ın başkenti Juba’ya yaptığı gezi ile yumuşaması bu yöndeki en önemli gelişme olarak kabul edilebilir. Bu gezide, El Beşir ilk kez net ifadelerle Güney Sudan’ın bağımsızlığı seçmesi halinde referandum sonucunu tanıyacağını açıklamıştır. Bu noktada El-Beşir’in Sudan’ın bölünmesini kabullendiği ve bu bağlamda güney ile bazı pazarlıklar ve anlaşmalar yapmaya çalıştığı gözlemlenmektedir. El-Beşir, referandum öncesi çözülemeyen petrol gelirlerinin yeniden paylaşımı, sınırların netleşmesi, vatandaşlık hakları, dış borçların bölüşümü ve petrol bölgesi Abyei sorunu gibi konuları Sudan’ın çıkarları doğrultusunda çözmeye çalışacaktır. Bunlara ek olarak Darfurlu isyancı gruplarına ve Nil suyunun kullanım haklarına dair sorunlarda referandum sonrası dönemin ana gündem maddeleri haline geleceğe benzemektedir.    Sonuç   11 Nisan 2010 tarihinde gerçekleştirilen genel seçimlerde Güney Sudan bölgesindeki oyların yüzde 92,8'ini alan Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’nin, 9 Ocak 2011’de başlayan halkoylamasında istediği sonucu alması ve Sudan’ın referandum sonrasında ikiye bölüneceği kesin gibi görünmektedir. 1953 yılında Sudan’ın bağımsızlığının garanti edilmesinden bu güne kadar süren iç savaşlara bir yenisini ekleyip eklemeyeceği, Abyei’de başlayan şiddet olaylarının Sudan’ı sarıp sarmayacağı sorusunun cevabı için beklemek gerekecektir. Ancak El-Beşir’in Darfur sorununu Doha’da çözme girişimleri göz önüne alındığında, referandum sonrası ortaya çıkacak bölünme seçeneğini kabul edeceği, bu bağlamda hareket edeceği varsayımı uzak bir ihtimal olarak görünmemektedir. Öte yandan Güney Sudan’ın referandum sonrası dönemde bir rekabet alanına dönüşeceği öngörüsü de oldukça isabetlidir. Fakat Afrika ve Ortadoğu ülkeleri tarafından Sudan’ın bölünmesi vahim bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Bu tespiti doğrularcasına Sudan’daki değişim bölgeye beraberinde ekonomik ve politik dinamiklerin değişikliğine de getirecek gibi görünmektedir.   

Nebahat Tanrıverdi Yaşar  asdasd

Nebahat Tanrıverdi Yaşar

Tüm Yazılarını Gör

Başlıklar

Bu Yazıyı Paylaşın
Yazdır

Benzer Yayınlar