Arama Yapın

Aramak istediğiniz kelimeyi yazın

Koordinatörlükler

ABD’nin Husilere Operasyonu Kızıldeniz’i Kurtarır mı?

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Yemen’de Husilere karşı Kızıldeniz seyrüsefer yollarını korumak amacıyla düzenlediği son hava operasyonları, ABD’yi daha önce uzun dönem bölgesel aktörlerle savaş tecrübesi yaşamış bir hasımla uzun süreli bir çatışmaya sürükleme riski taşımaktadır.

15 Mart itibarıyla ABD’nin, Yemen’de İran destekli Husilere karşı bir dizi hava ve deniz operasyonu gerçekleştirmesi, bölgedeki askerî dinamiklerde kayda değer bir tırmanışa işaret etmektedir. Kızıldeniz’deki seyrüsefer güvenliğini korumak için gerekli bir önlem olarak çerçevelenen bu operasyonlar, hava savunma sistemleri, füze fırlatma alanları ve radar tesisleri de dâhil olmak üzere Husilerin kritik askerî altyapılarını hedef aldı.

ABD’nin gerçekleştirdiği operasyonlar, Husiler tarafından, İsrail’in Gazze’de devam ettirdiği hukuksuz ve orantısız şiddet ortamında Filistinlilerle dayanışma eylemleri olarak gerekçelendirilen uluslararası deniz taşımacılığına yönelik yeni saldırılarına doğrudan bir yanıt niteliği taşımaktadır. Ancak operasyonlar, Husilerin ABD deniz varlıklarına yönelik füze ve insansız hava aracı saldırılarıyla hızla misilleme yapması nedeniyle özellikle ABD ile İran arasında uzun süredir devam eden jeopolitik gerilimleri de yeniden alevlendirdi.

ABD Savunma Bakanlığı, Kızıldeniz’de güvenlik sağlanana kadar askerî harekatın devam edeceği sinyalini verirken ortaya çıkan durum Ortadoğu’da bir başka Amerikan müdahalesinin uzun vadeli sonuçları hakkında kritik soruları gündeme getirmektedir. Bu askerî operasyon amaçlanan güvenlik hedeflerine ulaşacak mı yoksa zaten istikrarsız olan bir çatışmayı istenmeyen jeopolitik sonuçlarla derinleştirecek mi?

Destek Toplamak İçin Dayanıklılık Anlatısı
ABD’nin Husilere yönelik başlattığı geniş çaplı askerî harekât, ABD-İran ilişkilerinde yeni bir dönemin habercisi olabilir. Nitekim İran yönetimi ile nükleer konularda müzakerelere oturmak isteyen Trump yönetimi ilk elde bu konuda diyaloğu önemseyerek yeni bir dönemin başlayabileceğini ifade etmişti. Fakat Husilerin hedef alınması, ABD’nin İran’a ve bölgedeki vekillerine ilettiği bir mesaj olarak değerlendirilmelidir. Bu hamle de Trump yönetiminin bölge politikasıyla uyum içindedir. Bütün bu çerçevede düşünüldüğünde, söz konusu askerî operasyonlar, ilk aşamada Suriye, Irak, Lübnan ve Körfez ülkelerini de etkileyebilecek siyasî ve askerî gerilim ile belirsizlik getirecektir.

Öte yandan ABD’nin Husilere yönelttiği operasyonlar, Yemen’de Husilerin meşruiyetini pekiştirebilir ve örgütün bölgedeki konumunu daha da güçlendirebilir. Çünkü Husiler, 7 Ekim 2023’ten beri İsrail ve ABD karşıtlığını içerde taraftar toplamak ve toplumsal kesimleri harekete geçirmek için kullanmıştır. Dolayısıyla bu operasyonlar “direniş” fikriyle Husilerin elini kuvvetlendirebilir. Eğer bu hamleler Husileri durduramazsa Kızıldeniz ve çevresinde istikrarsızlaştırıcı adımların sürmesi, küresel petrol fiyatlarını ve tedarik zincirlerini etkilemesi daha olası hâle gelecektir. Jeopolitik açıdan, Kızıldeniz’in daha kaotik bir bölgeye dönüşmesi, diğer uluslararası aktörlerin de bu alana artan oranda müdahil olmasını beraberinde getirecektir.

ABD operasyonlarının ardından on binlerce Yemenli, saldırıları protesto eden mitinglere katılarak gerek Yemen’de gerek bölgede Amerikan karşıtı duyguların yükseldiğine ve Husilerle dayanışmanın arttığına işaret etti. Bu tepki, dış askerî müdahalelerin farklı Yemenli grupları Husi liderliği altında birleştirme, böylece meşruiyetlerini artırma ve güç tabanlarını sağlamlaştırma potansiyelinin altını çizmektedir.

Bu tür gelişmeler, militan grupları zayıflatmayı amaçlayan dış müdahalelerin, milliyetçi duyguları güçlendirerek ve direniş söylemlerini pekiştirerek paradoksal bir şekilde onları güçlendirebileceğini ortaya koymaktadır.

İsrail-İran Ekseni ve Yemen Jeopolitiği
ABD Başkanı Donald Trump’ın geçtiğimiz günlerde Yemen’deki Husilere yönelik kapsamlı hava operasyonu talimatını vermesi, İran’a stratejik bir mesaj niteliği taşımaktadır. Operasyonlar temelde, ABD’nin Tahran’ın bölgedeki etkisine karşı koyma kararlılığını vurgulamaktadır. ABD, İran ile ciddi oranda yakın ilişkileri bulunan Husileri hedef alarak İran’ın Ortadoğu’yu istikrarsızlaştıran vekil güçlere desteğini caydırmayı uzun zamandır amaçlamaktadır. Trump, İran’ı Husiler tarafından yapılacak saldırıların “sonuçlarına katlanacağı” konusunda açıkça uyararak yönetimin İran destekli grupların eylemlerinin İran’ın kendi eylemleriyle eşdeğer olduğu yönündeki duruşunun da altını çizmişti.

Bu yaklaşım, İsrail-İran geriliminin tırmandığı bir ortamda Yemen’in daha geniş jeopolitik önemini yansıtmaktadır. Bu da aslında ülkeyi Ortadoğu’daki güç mücadelesinde kritik bir cephe olarak konumlandırmaktadır. Bu çerçevede Husilere yönelik askerî eylemler İran’la dolaylı bir çatışma olarak algılanmakta, ABD’nin bölgedeki hedeflerini zorlaştırmakta ve potansiyel olarak bölgesel askerî çatışmaları tırmandırmaktadır. Bu durum yerel çatışmaların uluslararası güç mücadeleleriyle derinden iç içe geçtiği ve doğrudan çözümleri zorlaştıran vekalet savaşının dinamiklerine de bir açıklama getirmektedir.

ABD’nin Yemen’deki Hava Müdahalesinin İstenmeyen Sonuçları
Trump yönetiminin Husilere karşı gerçekleştirdiği geniş çaplı hava operasyonları her ne kadar Kızıldeniz’deki ticari ve siyasi çıkarlarını korumayı amaçlasa da bölgeyi istikrarsızlaştırabilecek ve ABD müttefiklerinin güvenliğini tehlikeye atabilecek önemli istenmeyen sonuçlar doğurma riskini barındırmaktadır.

ABD’nin gerçekleştirdiği bu askerî operasyonlar, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu en az 53 kişinin hayatını kaybettiğini ortaya koyan raporlarla birlikte önemli sivil kayıplara neden olmuştur. Bu tür ikincil hasarların sadece Husiler arasında değil daha geniş anlamda Ortadoğu’da Amerikan karşıtlığını körüklemesi muhtemeldir. Bu artan hasımlık hissiyatı, daha fazla hasımlık için bir katalizör görevi görebilecek ve potansiyel olarak bölgedeki ABD çıkarlarına ve müttefiklerine karşı misilleme saldırılarına yol açabilecektir. Dolayısıyla bu operasyonlar, ABD hedeflerini daha güvensiz hâle getirmektedir.

Hava operasyonları, Husileri caydırmaktan ziyade kararlılıklarını arttırabilir. Grup, ABD’nin askerî baskısına ve İran’ın ılımlılık çağrılarına rağmen Kızıldeniz’deki İsrail gemilerine yönelik saldırılarını sürdürme niyetinde olduğunu da hâlihazırda açıkladı. Bu meydan okuma, ABD askeri angajmanlarının zayıflatmayı amaçladıkları hasımları istemeden de olsa güçlendirme potansiyelinin altını çizmektedir.

Sonuç
Yemen’deki tırmanış daha geniş çaplı bölgesel istikrarsızlık risklerini artırmaktadır. Husilerin İran ile daha da artan oranda yakınlaşması Yemen’i Ortadoğu’daki güç mücadelesinde kritik bir cephe olarak konumlandırmaktadır. Sonuç olarak ABD’nin Husilere yönelik askerî eylemleri İran ile dolaylı bir çatışma olarak algılanmakta, ABD’nin hedeflerini zorlaştırmakta ve potansiyel olarak bölgesel çatışmaları tırmandırmaktadır. Bu dinamik özellikle Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri gibi Yemen’e coğrafi olarak yakın olan ve Husi misillemesinin hedefi hâline gelebilecek ABD müttefiklerinin güvenliğini tehdit etmektedir.

Önümüzdeki 15 gün veya 1 ay gibi kısa vadeli süreçte, ABD-İran arasındaki gerginliklerin artmasıyla Suriye, Irak ve Lübnan gibi bölgelerde yansımalar görülebilecektir. Bu askerî gerilimlerin yanı sıra Husilerin Yemen içinde güçlenmesi, ABD saldırılarının “yabancı işgale karşı mücadele” olarak yorumlanmasına yol açabilecek; bu da açlık, hastalık ve insani koşulların kötüleşmesi gibi sorunları beraberinde getirecektir. Eğer ABD operasyonları Husileri caydırır ve Husi saldırganlığı azalır ise ticaret yolları güvenli hâle gelebilecek ve Husilerle siyasi bir anlaşma olasılığı doğabilecektir. Ancak başarısızlık durumunda Çin, Rusya ve AB için de olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilecektir. Husilerin saldırıların cevapsız kalmayacağını duyurması ise Ortadoğu’da askerî istikrarsızlığın daha da artmasına neden olabilecek gelişmelerdendir.

ORSAM  asdasd

Gökhan Ereli

Tüm Yazılarını Gör

Başlıklar

Bu Yazıyı Paylaşın
Yazdır

Benzer Yayınlar