Dr. Irina Svistunova, Rusya Stratejik Araştırmalar Merkezi
Avrasya tarihi içinde Karadeniz bölgesi, uygarlıkların karşılaştığı, göç dalgalarının geçtiği, türlü halkların kültür etkileşim alanı olmuştur. Deniz yollarının stratejik ve ekonomik önemi, büyük devletlerin Karadeniz’de hakimiyet için verilen savaşların sebebi olmuştur. Geçmişte Rus, Osmanlı ve Pers İmparatorlukları arasında bulunan Karadeniz bölgesindeki mücadele, adı geçen üç devletin dış politikası ve ikili ilişkilerini belirleyici bir unsuruydu. XX. yüzyıl dünyasının siyasi manzarasını çizen Soğuk savaş döneminde Karadeniz, Batı ve Doğu blokları arasında bölünmüş halde bulunuyordu. Soğuk savaş sonrasında ise Karadeniz’e kıyısı olan ülkeleri kapsayan geniş bölge, modern jeopolitik merkezlerden biri olmuştur.
Eskiden şiddetli muharebelere sahne olan Karadeniz bölgesi, günümüz Rus-Türk ilişkileri için işbirliği geliştirildiği alan haline gelmiştir. Tarihi önyargıların silinmesi gerektiği fikri, Soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte ortaya çıkmıştır. Bu yoldaki somut bir adım, 1992’de Rusya ile Türkiye’nin öncülük ettiği Karadeniz Ekonomik İşbirliği örgütünün kurulmasıyla atılmıştır. Bu kuruluşun temel amacı, Karadeniz bölgesinde işbirliği ve güven ortamının oluşturulması, üye ülkelerin ekonomik ve toplumsal kalkınmasına ivme kazandırılması, bölgenin yararına olan ortak projelerin hayata geçirilmesidir. Örgütün faaliyetleri ve projeleri, ulaştırma, enerji, örgütlü suçla mücadele, ticaret, güvenlik, çevre korunması, haberleşme, bilim ve teknoloji gibi alanlarda gerçekleştiriliyor. Doğal olarak bazı sorunlarla karşı karşıya geliniyor ama ekonomik ve sosyal düzeyleri farklı olan ülkeleri birleştiren örgütün, bölgesel ve dünya krizlerin sıklıkla patlak verdiği son 20 yıl içinde Karadeniz ülkeleri arasındaki ilişkilere katkıda bulunduğu ortadadır.
KEİ örgütünün kurulmasının 20. yıldönümünün yaşanması, Rusya ve Türkiye yöneticilerinin işbirliği iradesinin uzun vadeli bir strateji olmasının göstergesidir. İki ülke, örgütün asıl görevlerinin Karadenizin, kıyısı olan ülkeler için işbirliği, güvenlik ve refah alanına dönüştürülmesi, bölgede istikrar ve barış ortamının güçlendirilmesi olduğu konusunda ortak görüşleri paylaşmaktadır. Karadeniz bölgesinde KEİ örgütü gibi oluşumların ortaya çıkması, Rusya ile Türkiye’nin tarihi cephenin işbirliği alanı haline gelmesinin sembolüdür. Rus-Türk ikili ilişkileri açısından KEİ örgütüne üye olmaları, diyalog için bir platform yaratmaktadır ve Karadeniz sorunları üzerinde iki ülkenin tutumlarının yakınlaşmasını sağlamaktadır.
Uluslararası düzenin değişim süreçlerinin hızla geliştiği bu günlerde, Rusya ve Türkiye, Karadeniz’de önemli ölçüde kaybedilen etkilerinin canlandırılmasını ve çok boyutlu bölgesel işbirliğinin hayata geçirilmesini istemektedir. Bu doğrultuda Moskova ve Ankara’nın, başta ekonomi ve güvenlik alanlarında ortak çıkarları mevcuttur.
KEİ çerçevesinde geliştirilen Karadeniz çevre ulaştırma koridoru, Karadeniz çevre otoyolu, Karadeniz enerji halkası, Karadeniz ticaret ve kalkınma bankası, üye ülkelerin işadamları için vize işlemlerinin kolaylaştırılması gibi projeler, hem Rusya, hem de Türkiye tarafından desteklenmektedir.
Rusya ve Türkiye’nin milli çıkarlarına zarar veren Karadeniz’de güvenlik sorunları farklı açılardan ele alınabilir.
Karadeniz bölgesinde eski güçlerin silahlı çatışmaları geçmişte kalmasına rağmen, küreselleşen dünyada yayılan yeni risk ve tehlikeler, Karadeniz’de de baş göstermeye başlamıştır. Bunlar arasında terörizm, silah kaçakçılığı, dondurulmuş ihtilaflar, yasadışı mali işlemler gibi tehditler bulunuyor.
Karadeniz’den geçen taşımacılık akımının yoğunlaşması ve deniz kaynaklarının sorumsuz şekilde kullanılması çevrenin tahribatına yol açmıştır. Bu durum, kıyıdaş ülkelerin ekolojik ve gıda güvenliğini, insan sağlığını riske atarak çevre korunması yönünde eşgüdümlü eylemlerini gerekli kılıyor.
Jeopolitik nedenlerden dolayı Karadeniz bölgesi, Orta Doğu olaylarından etkilenebilir. Orta Doğu’daki istikrarsızlık, Soğuk savaş sonrası Karadeniz havzasında yeni bağımsız devletlerin çıkmasıyla birlikte oluşumu kırılgan hale gelen bölgesel güvenliği olumsuz şekilde etkilemektedir.
Bölge istikrarına ve Rusya ile Türkiye’nin güvenliğine kasteden diğer bir eğilim, bölgedışı güçlerin Karadeniz coğrafyasına hakim olma çabalarıdır.
Avrupa pazarlarına gaz ve petrol taşıyan ya da taşıyacak boru hatlarının farklı güzergahları Karadeniz havzasından geçtiği için, bu bölge dünya güçlerinin dikkatini çekiyor. Aynı zaman Karadeniz bölgesi, Orta Doğu’ya kapı açan stratejik bir koridor olarak değerlendiriliyor. Siyasi ve ekonomik gerekçelerle Karadeniz’de askeri mevcudiyetin artırılması, bölgedışı güçlere değişmiş jeopolitik şartlarda Rusya ve Türkiye’nin etkisini sınırlandırılmasına olanak veriyor.
Özellikle bütün dünyayı “arka bahçesi” olarak değerlendiren ABD, stratejik önemi yüksek olan bölgeleri kontrolü altına alma politikasını güdüyor. Amerikan savaş gemilerinin tatbikat ya da insani gerekçelerle Karadeniz’e girme olayları sıklaşmaktadır. Rusya ve Türkiye’nin yakın çevresi olan Karadeniz’de donanmasını bulundurması, ABD’ye her iki ülkenin üstünde stratejik avantaj sağlamaktadır ve gerektiği durumda baskı unsuru olarak kullanabilir.
Enerji ihtiyaçlarının karşılanmasını göz önünde bulunduran Avrupa Birliği, Karadeniz bölgesinde söz sahibi olmayı amaçlayarak, “Avrupa komşuluk politikası” çerçevesinde kıyıdaş ülkelerin bazılarıyla özel ilişkiler kurmaya çaba gösteriyor. Önerilen ilişkiler, eş ortaklığının ötesinde AB’nin öncü rolünü öngörüyor. Böyle girişimler, oluşturulmasına çalışılan Karadeniz bölgesel birliğini bozuyor. Bu bağlamda Moskova ve Ankara, AB'nin Karadeniz'de çok taraflı işbirliği girişimlerinde KEİ'yi temel ortak olarak kabul etmesi gerektiği konusunda fikir birliğinde bulunmaktadırlar.
Belirli alanlarda Rusya ile Türkiye’nin Karadeniz’deki nüfuz mücadelesinin devam etmesine rağmen, iki ülkenin örtüşen çıkarlarının doğal rekabete üstün geldiği meydandadır. Modern uluslararası şartlarda Moskova ve Ankara’nın Karadeniz’de tek başına hakimiyeti isteği, gerçekdışı ve işbirliğini harap edecek bir amaç olacaktır. Sözü edilen ortak çıkarların belki en önemlilerden biri ise Rusya ve Türkiye’nin sayısız tarihi, kültürel ve ekonomik bağları olan Kafkasya ve Balkan ülkelerini içeren Büyük Karadeniz bölgesinde, bölgedışı ülkelerin söz sahibi olmasının engellenmesi oluyor.